Önceki Başlık :: Sonraki Başlık |
Yazar |
Mesaj |
gursoyt
Altın Üye
Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara
|
Tarih: 12 May 2009, Salı 15:51:05 Mesaj Konusu: Ekonomi Garip Birşeydir |
|
EKONOMİ ÜZERİNE !!!!!!!
Mevsim yaz, aylardan Ağustos ayı...
Riviera kıyısında küçük bir kasaba, yaz sezonu, ancak yağmur yağıyor, yani kasaba bomboş.
Herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar.
Şans eseri bir otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 $ bırakıp, odaya bakmaya çıkıyor.
Otel sahibi parayı hemen alıp, et marketine olan borcunu ödüyor.
Market sahibi 100$ kaparak, hemen toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor.
Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, ziyaretçisini misafir ettiği otele olan borcunu ödüyor....
Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100$ parasını alarak kasabayı terk ediyor.
Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor, ancak TÜM KASABA BORÇLARINDAN KURTULUYOR VE GELECEĞE ÜMİTLE BAKIYOR!!!.
(Not: Kasaba ölçeği küçültülmüştür.)
Acaba bize de böyle Rus turistler mi lazım? |
Tuğrul GÜRSOY |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
gursoyt
Altın Üye
Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara
|
Tarih: 13 May 2009, Çarşamba 08:44:43 Mesaj Konusu: |
|
Öncelikle yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Pozitif bilimler olsa, genellikle yöntemler farklı olsa da, sonuç tek çıkıyor. Ekonomi deyince, olayın içinse, sosyal etkenler, psikoloji, insan davranışı ve bunun gibi, tam olarak anlaşılmamış, kişiye göre değişen çözümler ve yöntemler söz konusu oluyor. Kitaplar oluşturacak kadar makalaler yazmış, ekonomi profesörleri bile, olay uygulamaya geldiğinde başarısız olabiliyorlar ki bunu yakın tarihimizde sanırım birkaç kez yaşadık.
Zafer Bey'in dediğine katılıyorum, farklı bir seçenek lazım. Ama ben dördüncü seçenek diyorum;
1-Avrupa Birliğinin, biz katılsak da katılmasak da geleceğinin olduğunu düşünmüyorum. Sadece benim fikrim değil, bu konuda dünyaca ünlü düşünür ve stratejistler de aynı fikirde. Sanayi devrimini başaran, genellikle her konuda öncü olan İngiltere'nin birliğe tam entegre olmamasının da bir ipucu verebileceği kanısındayım. Zaten şu anda, içinde bulundukları bunalım da gözlerden kaçmıyor. Üretimleri düşük, istihdamları zayıfladı, artık sömürge ülkeler olmadığı için (tam sömürge kastedilmiştir), başkaca da gelirleri yok.
2-Ortadoğu ülkeleriyle tam bir ittifak yapmayı biz istesek bile, tarihsel gelişimlerden dolayı, bu konuda bir başarı sağlayabileceğimizi düşünmüyorum. Müslüman ortadoğu, İngiltere ve Amerika gibi Hristiyan ülkeleri kendilerine Türkiye'den ç.ok daha yakın hissetmekteler. Unutmayalım ki, 1. Dünya savaşı sırasında dost, dindaş ve müttefik dediğimiz ülke vatandaşları, Lawrence gibi İngiliz ajanlarıyla beraber, Türk askerlerini katletmişlerdir. Hala da dost olduklarını ne kadar söyleyebiliriz? Suriye hala Hatay'dan vazgeçmiş midir? Irak güneydoğu anadoludan elini ayağını çekmiş, emellerini gizlemiş midir? İran, doğu anadolu için ne düşünmektedir? Saudi Arabistan Türk hazımsızlığını bırakmış mıdır?
3-Kendi yağımızla kavrulmak konusunda sanırım biraz gerilemiş durumdayız. Tarımsal üretim de dahil olmak üzere, birçok konuda gerilemeye başladığımızı inkar edemeyiz. Ekilebilir alanlarımızı, hızla bloklaşmaya teslim etmekte, organik tarımdan vazgeçerek, elimizdeki tohum genlerini de hızla yitirmeye doğru gitmekteyiz. Elektronik, mekanik ve sınai üretim için, maalesef, dışarıya bağımlıyız. Aslına bakarsak, sadece biz değil, tüm ülkelerin içiçe geçmiş şekilde, birbirlerine bağımlılıkları var. En basit şekliyle, herhangi bir ürünün parçaları, farklı farklı ülkelerde üretilegelmekte. Yani hiçbir ülke, kendi içine kapanıp, yaşamını, kalitesini yüksek tutarak idame ettiremez. Tüm toplumu formatlaması gerekir.
Buraya kadar sadece seçenekleri yorduk; kurtuluş için ne yapmamız gerekir konusu, güzel bir tartışma başlangıcı olarak durmaktadır, ne dersiniz?
Öykümüzde Rus turist, sadece ekonomiyi harekete geçirmek için, sadece tetik vazifesi yapıyor. Mekanik fiziğinden bir benzetme yapmak isterim:
"Tekerlekleri olmayan bir cismi, iterek harekete geçirmek, hareketi devam ettirmekten çok daha zordur, çünkü, durağan durumdaki sürtünme kuvveti, hareket halindeki sürtünme kuvvetinden büyüktür. Bir kere, durağanlıktan çıkardıktan sonra, daha kolay hareket ettirilebilir."
Flowers hocam, yeniden yazmaya, yazıma yorumla başlamanız beni çok gururlandırdı ve de çok sevindirdi, ama burda narsist bir övünç söz konusu değil. Yazılarınızı dört gözle bekliyoruz. Ayrıca, yukarıda anlattıklarımı, değişik bir benzetmeyle teyid eden öykünüz de çok güzeldi. Gerçekten, insanları düzelttikten sonra, dünya nasılsa düzeliyor.
Hepinize çok teşekkürler. |
Tuğrul GÜRSOY |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
gursoyt
Altın Üye
Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara
|
Tarih: 14 May 2009, Perşembe 09:34:17 Mesaj Konusu: Re: |
|
zafersoy demiş ki: |
gider yurt dışından yağ alıpta bizim güzelim fındık veya mısır yağını kullanmazsanız tabiki kendi yağımızda kavrulamayız.
|
Aslına bakarsanız, yerli üreticinin ne kadar sıkıntıda olduğunu, sürekli ithalatın teşvik edilmesinin sakıncalarını, toplumdaki yabancı mallara merakın ne derece tehlikeli olduğunu, en yakından takip edenlerden biriyim, çünkü yerli üreticiyim.
Sovyet, Sosyalist Cumhuriyetler Birliği(S.S.C.B.), konumu itibarıyla farklı bir ülkeydi. Dünyanın en fazla yüzölçümüne sahip, birçok lke ve farklı düşünce yapısında insanları bir arada barındıran, dünyanın neredeyse özeti halindeydi. Ayrıca, tüm yatırımlar, tek elden, devlet olarak yapılmaktaydı. Özel sektör yoktu. Ukrayna'da farklı, Gürcüstan'da farklı, Kazakistan'da farklı, v.b. teknolojileri yerleştirdi. Eğitime ve kültüre çok önem verdiler ama ülkeler birbirine bağımlı olsunlar diye de, bir teknolojiyi, diğerine aktartmadı. Okyanuslarla çok fazla bağlantısı olmadığından, modülleri karaya indirebilecek, teknolojiyi de tek kullanan ve geliştiren ülke oldu. S.S.C.B.'nin dağılmasından sonra, Rusya olarak, kendi yağıyla kavrulabilecek halde olabildiğini sanmıyorum. Zaten oluşan ekonomik depremler de bunun göstergelerinden.
2. Dünya Savası sonrası, Almanya ve Japonya, ciddi bir ekonomik deprem yaşadılar. Ülkeleri yıkık virane haldeydi, fabrikalar harap olmuş, yollar ve binalar kötü durumdaydı. O zaman sınai kalkınmaya önem verildi. Devlet, teknolojik araştırma, geliştirme ve üretimlere destek verdi. Japonya, patentleri geçersiz saydı, patentli ürün kopyalanmasını serbest bıraktı. Kopyayla başladılar. Sonrasında, araştırma geliştirme yapan firmalara, ciddi bir kaynak aktardı ve aktarmaya da devam ediyor. Disiplinli bir şekilde, yerli üretimi ve malı desteklediler. Japonya'da, ithal otomobil kullanmak, ayıp sayılır. Almanlar, ellerinden geldiği sürece, asla ithal mal kullanmazlar. Windows işletim sistemini bile, Linux ile değiştirdiler, ki Amerika'ya bağımlılıkları kalmasın ve ülke güvenliği sekteye uğramasın.
Şimdi ülkemize bakarsak ne görürüz, düşünelim. Hangi devlet büyüğümüzün altında yerli otomobil vardır? Neden dünyanın en güçlü finansına sahip Türk Silahlı Kuvvetleri, kendi tankını, helikopterini, uçağını üretmemektedir? Bırakın üretmeyi araştırması dahi yapılmamaktadır? Kendi ulusal yazılımını, TAİ'de üretilen uçaklarda kullanmamaktadır?
Yapılması gereken o kadar çok şey var ki. Ama tarımı düşünürsek, bunların hepsinden daha vahim. Yiyecek ve su olmazsa yaşama şansımız hiç yoktur. Nesli'nin yayınladığı, Kırmızı İbikli Küçük Tavuk hikayesine gönderme yaparak yazımı bitirmek istiyorum.
Konuya katlılarının için çok teşekkür ederim, Zafer Bey |
Tuğrul GÜRSOY |
|
|
|
|
Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !
|
|
|
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
|
We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com.
This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers
but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good
reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the
Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse
to include even this then support on our forums may be affected.
The phpBB Group : 2002
// -->
Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
|