ZaKDaRiZa
Mareşal
Kayıt: Feb 15, 2008
Mesajlar: 1527
Nereden: Trabzon
|
Tarih: 06 Haziran 2011, Pazartesi 22:48:11 Mesaj Konusu: İKİ SEÇENEĞİNİZ VAR... |
|
İKİ SEÇENEĞİNİZ VAR...
Selçuk herkesin imrendiği biriydi. Her zaman neşeliydi ve çevresine hep olumlu şeyler söylerdi. Birisi ona nasıl olduğunu sordugunda: “Daha iyi olamazdım” diye yanıtlardı.
Dogal bir motivatördü.
Eğer çalışanlardan birisi işyerinde kötü bir gün geçirmişse, Selcuk, ona, durumun olumlu taraflarına bakmasını söylerdi.
Selcuk'in bu tarzı beni çok meraklandırdı ve bir gün Selçuk'a gidip sordum;
“Anlamiyorum! Her zaman nasil bu kadar pozitif biri olabiliyorsun? Bunu nasil yapiyorsun?”
Selcuk yanitladi:
“Her sabah kalktığımda kendime diyorum ki: ‘Bu gün iki seçenegin var: Ya iyi bir ruh halinde olabilirsin ya da kötü bir ruh halinde, seçimini yap.’ Ben de iyi bir ruh halinde olmayi tercih ediyorum. Kötü bir sey olduğunda, ya kendimi kurban olarak görebilirim ya da bu durumdan bir şey öğrenebilirim. Ben de bir şey öğrenmeyi tercih ediyorum.
Ne zaman birisi bana derdini anlatsa, onu sadece dinleyebilir, ya da hayatın olumlu taraflarını gösterebilirim. Ben de ikincisini tercih ediyorum.”
Itiraz ettim: “Hayır bu kadar da basit değil.”
“Evet bu kadar basit” diye yanıtladı Selcuk ve devam etti:
“Yaşam seçeneklerden ibarettir. Gereksiz ayrıntıları bir kenara bıraktığında her durumun bir seçenek olduğunu görürsün. Olaylara nasil tepki verecegini sen seçersin.
Insanlarin senin ruh halini nasıl etkileyeceğini kendin seçersin. Nasıl bir ruh hali içinde olacağını kendin seçersin. Hayatını nasıl yaşayacağın da senin seçimine bağlıdır.”
Selçuk'un söyledikleri üzerinde uzun uzun düşündüm. Bir süre sonra kendi işime başlamak için işyerinden ayrıldım.
Birbirimizle temasi kaybettik, fakat hayat hakkında bir seçim yapacagim sırada sık sık onu ve hayata bakış şeklini düsündüm.
Bir kaç yıl sonra, Selçuk'un ciddi bir iş kazası geçirdiğini duydum. 18 saatlik bir ameliyat ve yoğun bakimdan sonra, Selçuk sirtina yerleştirilmiş demir çubuklarla hastaneden taburcu edilmişti.
Kazadan 6 ay sonra Selcuk'u gördüm. Kendini nasıl hissettiğini sorduğumda,”daha iyi olamazdım, yara izlerimi görmek ister miydin?” diye şakayla karışık yanıtladı.
Teklifini reddettim, ama kaza esnasinda beyninden neler geçtiğini kendisine sordum. Selcuk yanıtladı: “Ilk aklıma gelen şey yeni doğacak kızımın saglığı oldu. Yerde yatarken iki seçenegim olduğunu düşündüm. Ya yaşayacaktım, ya da ölecek. Ben yasamayi tercih ettim.”
“Korkmadin mi? Bilincini kaybetmedin mi?” diye sordum.
Selcuk yanıtladı:
“ilkyardım görevlileri bana sürekli düzeleceğimi söylediler. Fakat hastaneye getirildigimde, doktorların hemşirelerin yüzlerindeki ifadeyi görünce gerçekten korktum. Gözleri adeta benim öldüğümü haykırıyordu.
O anda bir seyler yapmam gerektiğini anladım.”
“Ne yaptin?” diye sordum.
Selçuk yanıtladı: “İri cüsseli bir bayan hemşire bana sürekli sorular soruyordu. Benim herhangi bir şeye karşı alerjik olup olmadığımı sordu. “Evet, yerçekimine karşı alerjim var” diye bağırdım.
Gülüşmeleri üzerine onlara dedim ki; “Ben yaşamayı seçiyorum. Beni ölü biri gibi değil canlı birisi gibi ameliyat edin!.”
Selçuk hem doktorlarının yeteneği, hem de inanılmaz tavrı sayesinde yasamayı başardı.
Her gün hayatı dolu dolu yaşamak için seçme hakkımız olduğunu ondan ögrendim. Yaşama olan tavır ve bakış açımız her şeydir.
Bu nedenle yarın için üzülmeyin, bırakın yarın kendisi için üzülsün. Her geçen günün kendine yetecek kadar derdi vardır.
Kaldı ki, bugün, dün kaygılandığınız yarındır.
Şimdi iki seçeneginiz var.
1. Bu mesajı silmek ya da,
2. Bu mesaji umursadığınız insanlarla paylasmak
Dostluk, Dayanışma ve Yardımlaşma içinde olunuz...
Sevgiyle Kalınız...
Erdoğan VAROL |