Anasayfa | Fotograf Albümü |Forumumuz |Downloads | Hesabınız | Ziyaretçi Defteri|İletişim| Radyo

Oymalitepe.Net :: Başlığı Görüntüle - ÇOCUK VE SORUMLULUK
 SSSSSS   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun   GirişGiriş 

ÇOCUK VE SORUMLULUK

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Oymalitepe.Net Muabbet Salonu - Çay Bahçesi Oymalitepe.Net Muabbet Salonu - Çay Bahçesi
Önceki Başlık :: Sonraki Başlık  
Yazar Mesaj

selamtugba0854

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 04, 2009
Mesajlar: 75
Nereden: istanbul artvinşavşat memleketim



MesajTarih: 06 Kasım 2009, Cuma 12:44:47    Mesaj Konusu: ÇOCUK VE SORUMLULUK Alıntıyla Cevap Ver

Bugün arkadaşlarla konuştuk tartıştık anlaşıldıki hala çocuklarımızın sorumlulgunu anlayamadık. bir ögrencimn velisini çagirdigimizda neden ilgilenmiyorsunuz dedigimizde aldıgımız cevap! 6tane çocugum var hangisinle ilgileneyim.hala bakacagımız kadar çocuk sahibi olmayı kavrayamadık onlara büyük emek harcıyacagımızı,artık geçinmenin zor oldugu bir dönemede bakacagımız kadar çocuk sahibi olmayı anlatmaları lazim.3çocuk sahibi olun diyenler gelecek hazirlamışlarmı acaba?

ÇOCUK VE SORUMLULUK -


Çalışmak, bir şeyi öğrenme sürecidir. Tabii ki anne-baba olarak, hepimizin amacı çocuklarımızın sorumluluk sahibi olup, okul çağında ders çalışmaları, sınavlarda başarılı olmaları, iyi bir üniversite kazanmaları ve gelecekte ayaklarının yere basmasıdır. Bu sebeple, çocuklarımıza doğru yolu göstermek, onları doğru davranmaya yönlendirmek için sürekli söyleniriz, tartışırız, kimi zaman kızarız, onları cezalandırırız. Ve ne yazık ki bütün bu çabalarımız, endişelerimiz onları bizim istediğimiz şekilde davranmaya yönlendirmez. Tam tersine, çocuklarımız bir türlü istediğimiz gibi davranmazlar, bu sorumluluğu üstlenmezler. Sürekli oyun oynamak isterler; genellikle televizyon başındadırlar.

Anne ve babaların amaçları doğru ve iyidir fakat kullanılan metotta hata vardır. Çünkü, 6-7 yaşına kadar hiç bir sorumluluk verilmemiş, hiç seçim hakkı kullanmamış, fazla kural sıkıntısını çekmemiş çocuklar, okul çağına gelince, okulda sorunlar yaşamakta, hatta bu sorunların büyüğünü gene aileler yaşamaktadır. Çocukların sorumluluk almakla, seçim hakkı kullanmakla çok küçük yaşlarından itibaren tanışmış olmaları gerekmektedir. Okul çağı henüz gelmemiş çocuğumuz eğer zamanında yemeğe gelmiyorsa, kendi kendine yemeğini yemiyorsa, oyuncaklarını toplayıp, zamanında yatmıyorsa, bu, ileride çocuk okul çağına gelince, bazı ciddi sorunlarla karşılaşabiliriz demektir. Anne sürekli “oyuncaklarını topla, yemeğe gel” şeklinde söylemlerle çocuğuna sorumluluklarını hatırlatıyorsa, bu sorumluluklar artık annenin malıdır. Çocukla hiç bir alakaları kalmamıştır. Bu sorumlulukları nasıl olsa anne alıyor; çocuk neden üstlensin? Öncelikle çocuklarla, sorumluluklarının ne olduğu üzerinde konuşulmalı ve bir karara varılmalıdır. Bu sorumlulukların yerine getirilmesi halinde ne gibi bir ödül; ki ödül genelde manevi bir şey olmalı, ve yapılmadıkları takdirde bu ödülün alınmayacağı şeklinde bir açıklama getirilmeli, hatta bu anlaşma yazılı yapılmalıdır.

Çocuklarımızı yetiştirirken vereceğimiz en önemli mesajlardan bir tanesi “bir iş ne kadar zor olursa olsun, denemeden vaz geçme” dir. Çocuklar, ailenin başarıya verdikleri önemden dolayı, kendilerini başarısız hissetmek istemezler. Bu yüzden eğer bir konu kendilerine zor gelirse, yapmayı denemeden bırakmak daha güvenlidir. Çocuk (hatta kimi zaman bizler de) denemeden yapmamış olmanın rahatlığı ile, kendi kendine çalışmış olsa başarılı olacağını düşünür ve başarısızlığını çalışmamasına bağlar. Bu doğrudur aslında. Yanlış olan çocuğun denemeye cesareti olmamasıdır. Ve bu, gerçekten de kişinin büyüdüğü zaman da sıkça yaşayacağı büyük bir sorundur. Çocukların ders çalışmak istememelerin temelinde başarısızlık korkusu yatar. Bu nedenle, çocuğumuza önemli olanın not almak değil, ama denemek ve öğrenmek olduğu anlatılmalıdır. Bu tür bir mesaj da çocuğumuz daha aylık bir bebekken verilmeye başlanmalıdır. “Hadi, yapabilirsin, elini uzatırsan tutabilirsin, bir kere daha dene” gibi söylemlerle çocuk cesaretlendirilerek, kendine olan güvenini geliştirmeye başlayacaktır. Böyle bir kendine güven ve sorumluluk eğitimi küçük yaşta verilirse, çocuk büyümeye başladığında artık bunların kazandırılmasıyla uğraşmak yerine, aile dikkatini çocuğun öğrenmesine ve gelişmesine verebilir.

Bazı ailelerde, çocuklar küçük yaşlardan itibaren yapamayacaklarına koşullandırılmışlardır. Bu bilgi bilinçaltlarında mevcuttur ve çocuklar bu bilgi üzerine davranırlar ömür boyu. Peki, bu bilgiyi nasıl alıyorlar? Ebeveynler, büyük anne ve büyük babalar, çocuklara zarar gelmesin diye (ki amaç çok iyi ve doğru), “ona dokunma kırarsın, şunu elleme, bunu sen tek başına yapamazsın, sen bunu ne bilirsin” gibi konuşmalarla çocuklara kendi kendilerine bir şeyi yapamayacaklarını, beceriksiz olduklarını öğretirler. Çocuklar bebekliklerinden itibaren denemeden vazgeçmeyi öğrenirler.

Çocuğumuzun başarılı olmasını istiyorsak, ona öncelikle başarıyı tattırmalıyız. Hepimiz deneyimlerimizden öğreniyoruz. Eleştirilmeyi deneyimlemişsek, korkuyu, cesaretsizliği, güvensizliği, suçluluk duymayı öğreniriz. Cesaretlendirilmeyi ve başarabileceğimizi deneyimlemişsek, başarıyı ve güveni, zorluklar karşısında yılmamayı öğreniriz. Çocukları büyütmek, onlara doğruları göstermenin ötesinde, onlara olumlu dediğimiz kişiyi kendini sevmeye, kendine değer vermeye götürecek olan prensipleri yaşatmamızdır; yani olumlu duyguları yaşatmamız ve öğretmemiz!!! Eleştirmek, olumsuz duyguların başında gelir. Nasıl ki çok severek de yapmış olsak, yaptığımız bir yemek eşimiz tarafından olumsuz bir şekilde eleştirildiğinde, o yemeği tekrar yapmayız. Bu noktada amacımız çok önemli. Eşimizin amacı, bizim daha iyi bir yemek yapmamızdı. Fakat bizi, bir daha o yemeği yapmamaya götürdü. Eleştirilen ve cezalandırılan çocuk için de durum benzerdir. Olumsuz duygular yaşadığı için bizim amacımız olan doğru davranışı bir türlü yapmak istemeyecektir.

Eğer bu gibi durumların farkında olursak, çocuklarımızın öğrenmelerini istediğimiz prensipleri daha onlar küçükken, hatta hiç bir şeyi anlamadıklarını düşündüğümüz dönemlerde bile, küçük mesajlar halinde, veya bir masal içinde ve kendi olayımızla bağlantısını kurarak vermemizdir. Bundan sonra ne yapabileceğinin yanıtını gene çocuğumuza verdirmeliyiz. Biz ona ne yapması gerektiğini söylediğimizde, sorumluluğu biz üstlenmiş oluyoruz. Anne-baba olarak esas görevimiz, yanlışlarını çocuklarımıza fark ettirmek ve doğru davranışı kendilerinin bulmalarına yardımcı olmaktır. Ancak bu şeklide, karar, düşünce ve davranış kendilerinin olur. Ancak bu şeklide yanlışı düzeltmek isterler.

Çocuklarımızın hayatında ne kadar önemli olduğumuzu,onların yetişmesinde ne kadar etkili olduğumuzu zaman zaman unutuyoruz.Anne-baba olarak çocuklarımızın yanında yaptıklarımıza dikkat etmiyor ama yapmadıklarımızı onlardan yapmalarını bekliyoruz.Biraz örneklendirmek gerekirse;
Çocuğumuzun yanında kitap,gazete okumuyor ama onun düzenli okuma alışkanlığı kazanmasını bekliyoruz.
Çocuğumuza yalan söylüyor,verdiğimiz sözü tutmuyor ama ondan dürüst ve güvenilir olmasını bekliyoruz.
Yarım kalan işlerimiz için aman sonra yaparım diyor ama çocuğumuzun her türlü görevini zamanında,eksiksiz yapmasını istiyoruz.
Sosyal kuralları çocuğumuzun yanında çiğniyor ama sakın sen yapma diyoruz.
Çocuğumuzun sinemaya,tiyatroya meraklı olmasını istiyor ama onu yoğun işlerimizden sinemaya,tiyatroya götüremiyoruz.
Çocuğumuzun kendini ifade etmesini istiyor ama kendini ifade edince dinlemiyor ya da fikirlerini değiştirmeye çalışıyoruz.
Çocuklarımızın istediklerini değil geçmişte kendi yapamadıklarımızı ona yaptırmaya çalışıyor,isteksiz olunca da senin için her şeyi yapıyorum,niye mutlu olmuyorsun diyoruz.
Çocuğumuzun önünde sigara içiyor ama ona kesinlikle içmemesini söylüyoruz.
Bütün akşam televizyon seyrediyor,aile sohbeti yapmıyor,eve misafir geldiğinde televizyonu kapatmıyor ama çocuğumuzdan çok az televizyon seyretmesini istiyoruz.
Çocuklarımızın çok şey istediklerinden,istediklerinin hepsini alamamaktan şikayet ediyor ama çocuklarımızı eğlence,gezme,aile ile vakit geçirme amaçlı sadece alışveriş merkezlerine götürüyoruz.
Çocuklarımıza sadece kendinle yarış diyor ama onun yanında diğer çocuklardan ve ailelerinden söz ediyoruz.Onun annesi ne kadar ilgisiz ama bak nasıl yüksek not alıyor gibi.
Çocuklarımızın her tür etkinlik,ödev için vakit yaratmalarını istiyor ama kendimiz hiçbir şeye yetişemiyoruz.
Cep telefonlarımızı,bilgisayarlarımızı,kıyafetlerimizi sürekli yenileriyle değiştiriyor,tüketiyor ama çocuklarımızın her şeyden çabuk bıktıklarından,kıymet bilmediklerinden şikayet ediyoruz.
Kendi işimizden zaman zaman ne kadar bıktığımızı,işe gitmek istemediğimizi unutuyor ama çocuğumuzun her gün aynı istekle okula gitmesini istiyoruz.
Aile içinde demokrasi olmasını istiyor ama demokrasi kavramını çocuğun her dediğini,her istediğini yapmak olarak anlıyoruz.
Çocuğumuza şefkat,sevgi göstermek istiyor ama şefkati en son çıkan oyuncakları satın almak sanıyoruz.
Çocuğumuzun yardımsever olmasını istiyor ama yardımın ne olduğunu,nasıl yapıldığını göstermiyoruz.
Sadece istiyor,istiyor,istiyoruz ama yetiştirmiyoruz.Sonra da acaba nerede ne hata yaptım diye düşünüyoruz.UNUTMAYALIM Kİ,İSTEDİĞİMİZ GİBİ DEĞİL,YETİŞTİRDİĞİMİZ GİBİ ÇOCUKLARIMIZ OLUR!

Çocuklara doğru internet kullanımını aileler öğretmeli

internet bağımlılığı ve doğru internet kullanımı konusunda çocukların bilgilendirilmesi gerektiğini bildirerek aileleri uyardı "Çocuklarınıza doğru internet kullanımını aşılamalısınız"
Bu konuyla ilgili olarak Il Sağlık Müdürlüğünden yapılan açıklamada, "Internet, bir bilgi paylaşım ağıdır. Bu ağ hemen herkes tarafından kullanılmakta ve kullanıcılar için sınırsız bir erişim mümkün olmaktadır. Her tür bilgiye anında ulaşılabilmektedir. Ancak, internet kullanımının giderek artması, sınırsız, denetimsiz ve yasaksız her tür bilgiye veya kişilere erişim kolaylığı, çok olumlu gelişmelerin yanında bazı önemli ama olumsuz neticelerin doğmasına da sebep olabilmektedir.
Ülkemizde sosyal hayatı etkilemeye başlayan internetin, başta çocuklar ve gençler olmak üzere nüfusun büyük çoğunluğunu etkisi altına aldığı görülmektedir. Aileler, genç ve çocuklarının daha iyi yetişmesi adına bilgisayar ve internet kullanımını eğitim amaçlı desteklemektedir.
Fakat, ailelerin bir çoğunun kontrolsüz bilgisayar ve internet kullanımı konusunda yeterince bilinçli olmadıkları görülmektedir. Ebeveynler internetin çocukları için yeni eğitim fırsatları sunan heyecan verici bir dünya olduklarını düşündükleri için ilk başta evde internet bağlantısı olmasına sıcak bakmışlardır.
Ancak çoğu ebeveyn, çocuklarının interneti ev ödevleri veya araştırma için değil arkadaşlarıyla anlık ileti gönderip almak, çevrimiçi oyunlar oynamak ya da sohbet odalarında yabancılarla konuşmak için kullandıklarını görmüşlerdir. Bilgi teknolojilerini doğru kullanmaya henüz hazır olmayan çocuklar, karşılaştıkları bilgileri nasıl değerlendireceklerini bilememektedir. Bu durum onların duygu, bilinç ve davranış düzeyinde olumsuz etkiler yapmaktadır. Bilgisayar oyunu, internet gezintileri çocukları, gençleri sosyal hayattan giderek uzaklaştırmaktadır.
Evinde kendine ait bilgisayarı olup ta bütün gününü ekran başında geçiren gençler kolay arkadaş edinememektedir. Zamanla asosyal ve problemli bireyler haline gelebilmektedirler. Internetin sosyal yönden oluşturduğu olumsuzluklar neticesinde toplumdan kişinin yalıtılması, yalnızlık hissi, yakın arkadaş ve akraba ilişkilerinde azalma ve depresyon gibi bazı sonuçlara sebep olduğu araştırmalarla belirlenmiştir. Dolayısıyla bu konuda ailenin denetim ve takibi çok önemli olmaktadır.
INTERNET BAĞIMLILIĞININ NEDENLERI NELERDIR?
Bağımlılığı oluşturan; bilgisayar, internet ve sanal dünyanın karşı konulmaz çekiciliğidir. Sosyal bağların azalmasıyla birlikte insanlar iletişimi internet üzerinden kurmaya çalışmakta, sınır tanımadan, özgürce düşüncelerini, duygularını ifade etmekte, kendilerinde göstermek istedikleri özellikleri abartarak gösterebilmektedir. Internette istenilen her an bütün bilgilere, kişilere, oyunlara sınır ve yasak tanımadan kolay ulaşılması, her tür alışverişin internet üzerinden yapılması interneti çekici kılan özelliklerden bazılarıdır. Internetin eğlence amacıyla kullanımında önemli risk faktörlerinden birisi de pornografik materyallere sınırsız ve denetimsiz ulaşımın mümkün olmasıdır.
Erken yaşlarda pornografik görüntülere maruz kalmak, çocukların duygusal ve cinsel gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Kontrolsüz bir şekilde internette dolaşan çocuğun karşısına pornografi yanında uyuşturucu, alkol, hırsızlık, kumar, sapkın inanışlar veya yasadışı örgütlere ait siteler çıkabilmektedir. Özellikle 16 yaşın altındaki çocuklar henüz olgunlaşmadıkları için kolay etkilenebilmektedirler.
Uzmanlar, bilgisayarın insan vücuduna fiziksel ve psikolojik ne tür olumsuz etkiler yaptığının halen araştırma konusu olduğunu belirtmekle birlikte, uzun süre bilgisayar karşısında zaman geçirmenin özellikle gelişim çağındaki çocuklarda duruş ve oturuş pozisyonlarına bağlı olarak iskelet-kas sisteminde hasarlara, görme problemlerine, elektromanyetik radyasyon problemlerine, yaratıcı ve zihinsel gelişim risklerine, dil becerilerinde gerilemeye, okumaya dayalı akademik başarıda düşmeye neden olabildiğini belirtmektedirler.
Bu durumda ailenin denetimi çok önemli olmaktadır. Çocuklara doğru kuralları öğretmek başta anne-babaya düşmektedir.
ANNE-BABALARIN ALACAĞI ÖNLEMLER
-Çocuklarıyla birlikte internet kullanım saatleri, girilecek siteler listesi oluşturmak,
-Bilgisayarı açık bir alanda, çocukların yatak odalarının dışında tutmak
-Çocuklarla çevrimiçi arkadaşları ve etkinlikleri hakkında konuşmak,
-Tanımadıkları kişilere mail adresi, sohbet odası adresi vermemeleri konusunda uyarmak,
-Internet filtrelerini araştırmak,
-Çocuklarının hangi sohbet odalarını ziyaret ettiğini ve çevrimiçi ortamda kimlerle konuştuğunu öğrenmek. Onları izlenen sohbet odalarını kullanmaya teşvik etmek,genel sohbet odalarında kalmalarını sağlamak,
-Çevrimiçi ortamda edindikleri arkadaşlarla asla gerçek yaşamda buluşmayı kabul etmemelerini sağlamak,
-Anlık iletilerde, kayıt formu ya da çevrimiçi yarışmalara girmek için izniniz olmaksızın asla kişisel bilgi vermemeleri gerektiğini öğretmek,
-Izniniz olmaksızın program, dosya ya da müzik yüklememeyi öğretmek,
-Çocuklarla pornografi hakkında konuşmak ve onları sağlık ve cinsellikle ilgili bilgilendirmek,
-Çocukların sık ziyaret ettiği Web sitelerini öğrenmek, saldırgan içerik taşıyan siteleri ziyaret etmemelerini, kişisel bilgi ve fotoğraflarını kimseye iletmemelerini sağlamak,
-Çocuklara sorumlu ahlaki çevrimiçi davranışları öğretmek. Interneti dedikodu yaymak, tacizde bulunmak ya da tehdit amaçlı kullanmamalarını anlatmak.
-Bilgisayar oyunları çocuğun yaramazlık yapmaması, kendilerini rahatsız etmemesi amaçlı kullandırılmamalıdır. Bilgisayar oyunları çocuk bakıcısı değildir.
-Çocuğa boş zaman etkinlikleri kazandırılmalı, arkadaşlarıyla yüz yüze görüşmeye teşvik edilmeli, spora yönlendirilmelidir" ifadelerine yer verilmeli.

belki yazım çok uzun oldu okurken inşallah sıkılmazsınız! ama hergün kaçırılan,kaybolan,internetkafelerde kötü alışkalıklar yüzünde yok olan çocuk haberlerini duymak istemiyorum
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 06 Kasım 2009, Cuma 14:06:50    Mesaj Konusu: Re: ÇOCUK VE SORUMLULUK Alıntıyla Cevap Ver

Emeğinize sağlık selamtugba0854, çok isabetli ve yerinde bir yazı olmuş. alkış kırmızı gül

Konu içeriği, ne kadar uzun olursa olsun, her cümlesi dikkatle okunmalı, ders alınmalı ve gereği yerine getirilmeli. Çocukların sorumluluk almamakta ısrar etmelerinin altında, ebeveynlerinin sorumluluktan kaçmalarının yattığı aşikar; ah bir de bunu kabul edebilseler. Onlar herşeyin en mükemmelini yaptıklarına kendilerini inandırmışlar, zira buna inanmak hem kendi yaşantıları açısından daha kolay, hem de vicdani sorumluluktan uzak durmalarını sağlıyor.

Temel bir kural vardır, bunu burada anti parantez olarak belirtmek isterim. Çocuklara küçük yaşlarda, olumlu ve olumsuz her örneği ebeveynler anlatmalı ve tattırmalıdır. Çocuk sigarayı, içkiyi, kumarı, uyuşturucuları, cinselliği ve benzerlerini mutlaka ailelerinden, tatmin edici açıklamalarla öğrenmelidirler. Sadece kötü alışkanlıkları değil, ahlak, adab-ı muaşeret, kültür, görgü, okuma alışkanlığı, sosyal aktiviteler ve din konusunda da temel bilgileri ilk önce aileden alabilmelidir. Ailenin, ben bu konuyu bilmiyorum deme lüksü yoktur. Eğer bu denli çocuk yetiştirip büyütmek isteyen varsa, bilsin ki yetişecek olan, bakımsız, dokunulmayan arazideki yaban otudur.

Tekrar tekrar teşekkürler selamtugba0854. alkış

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !


Mesajları Göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Oymalitepe.Net Muabbet Salonu - Çay Bahçesi Tüm saatler GMT + 3 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com. This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse to include even this then support on our forums may be affected. The phpBB Group : 2002 // --> Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Forums ©
Copyright © 2008 Oymalitepe.Net & Site Kurulumu-Düzenleme: L@ZKaN - kuzeyinoglu - ^^KaRaYeL^^