Anasayfa | Fotograf Albümü |Forumumuz |Downloads | Hesabınız | Ziyaretçi Defteri|İletişim| Radyo

Oymalitepe.Net :: Başlığı Görüntüle - GöZ HaSTaLıKLaRı
 SSSSSS   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun   GirişGiriş 

GöZ HaSTaLıKLaRı
Sayfa Önceki  1, 2, 3  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Sağlık ve Tıp Sağlık ve Tıp
Önceki Başlık :: Sonraki Başlık  
Yazar Mesaj

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:19:50    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Ekzimer Lazer LASIK



Ekzimer Lazer ile LASIK ' in farkları



Ekzimer Lazer' de ışın direkt
olarak gözün kornea tabakasına
yönlendirilir. LASIK' te ise kornea tabakasında
bir kapak açıldıktan sonra ışın
kornea tabakasının ortasına
yönlendirilir ve kapak kapatılır.


Gözün Kırılma Kusurları Nelerdir ?

Miyopide, gözün ön-arka ekseninin genelde uzun olmasından dolayı uzaktaki cisimlerin görüntülerinin gözün arkasındaki merkez görme noktasına varmadan odaklaşması sonucu ağtabakada net görüntü oluşamaz.

Hipermetropide, gözün ön-arka ekseni kısa olduğundan görüntü merkez görme noktasında bulanık olur, ancak arkasında netleşir.

Astigmatta ise, görüntü merkez görme noktasında eğik / bozuk olarak meydana gelir.

Ekzimer Lazer nedir ?

Ekzimer Lazer yüksek enerjili ültraviyole ışınları yayan bir Lazer cihazıdır. Bu ışınlar gözün en önündeki saat c***** benzeyen şeffaf kornea tabakasına temas edince, buradaki kornea moleküllerini birbirine bağlayan kimyasal bağları koparır ve böylece korneanın yüzeyindeki o kısım yok olur. Bu olay fotokimyasal bir işlem olduğundan gözün hiçbir dokusuna zarar vermez, hatta etkisi gözün iç kısımlarına bile girmez; çünkü gözyaşına veya herhangi bir sıvıya rastladığı anda tüm etkisini kaybeder.

LASIK Nedir ?

LASIK ( Lazer in situ Keratomileusis ) yönteminde ise önce gözün ön bölümündeki kornea tabakası ileri teknoloji ürünü otomatik kesici olan mikrokeratom ile ortalama 160 mikron kalınlığında bir bölüm korneadan ayrılmadan, ince bir yaprak halinde kaldırılır ve orta tabakaya Ekzimer Lazer uygulandıktan sonra ince kapak tekrar eski yerine kapatılır.

Ekzimer Lazer ve LASIK ile eski Rusya' daki eski miyop düzeltme ameliyatları arasında benzerlik var mıdır ?
Radyal Keratotomi eski Rusya öncülüğünde uygulanıp, artık terk edilmiş olan bir başka yöntemdir: bu ameliyatta bıçak ile sağlam korneanın büyük bir bölümü dikey olarak derinlemesine kesilmektedir. Bu nedenle - ben de dahil olmak üzere - bir çok doktor bu müdahaleye karşı çıkmışlardır ve çıkmaktadırlar.

Halbuki Ekzimer Lazer yöntemi, ameliyathane şartlarını bile gerektirmeyen bir müdahale olup, gözün önündeki saat camı gibi duran kornea dokusu 0,2 mikron yani milimetrenin onbinde ikisi kalınlığında mikroskopik tabakalar halinde inceltilerek korneaya yeni bir şekil verme işlemidir; bilgisayar hesaplamalarıyla yapılan bu işlem sonunda miyopi, hipermetropi ve astigmatizma düzeltilmiş olur.

Anlaşılacağı üzere ne Ekzimer Lazer, ne de LASIK yönteminin Rusya' da yapılan ameliyat ile hiç bir teknik benzerliği yoktur.

Ekzimer Lazer ile LASIK yöntemlerinin karşılaştırılması :

Ekzimer Lazer LASIK
Tedavi Sonrası : Göz 2 gün bantlı kalır. Hasta gözleri bantsız
gider.
1. ve 2. Günler: Ağrı ve Batma olur. Hiç batma olmaz.
Yüksek derecelerde: Geri dönüş olur. Daha başarılı sonuç
alınır.
Haze ( Puslu Görüntü ) : Olabilir. Hemen hemen hiç
olmaz.



Ekzimer Lazer / LASIK kimlere uygulanabilir ?
Bir veya iki gözü miyop, miyop astigmat, hipermetrop veya hipermetrop astigmat olanlara,
Hipermetropisi veya astigmatı 6,00 diyoptriden az olanlara,
18 yaşını bitirmiş olup, gözlük veya kontakt lensinden veya bunların sunduğu görüntüden memnun olmayanlara,
Miyopu son bir senede -1,00 diyoptriden fazla ilerlememiş olanlara,
Mesleklerini gözlük veya lenslerle zor uygulayan sporcu, dalgıç, pilot gibi kişilere,
Yapılacak işlem, kornea kalınlığını 380-400 mikronun altına indirmeyecek kişilere...
Tedavi Nasıl Gerçekleşir ?

Hastanın gözü narkoza gerek kalmadan, yerel anestezik bir damla ile uyuşturulduktan sonra, hasta önündeki bir ışığa bakarken Ekzimer Lazer kansız ve bıçaksız, LASIK' te ise kansız olarak işlem tamamlanmaktadır.

Müdahale sonrası hastanede kalmaya gerek olmadığından, hasta rahatlıkla evine gidebilmektedir.

Görme ne zaman sağlanır ?

Ekzimer Lazer' de müdahale bitiminde göz birkaç gün kapalı kalır ve hasta yaşına göre giderek düzelen bir görmeye kavuşur. Fakat Hipermetrop ve Hipermetrop Astigmatların görmelerinin tümüyle düzelmesi zaman almaktadır.

Halbuki LASIK' te, hasta gözü kapatılmadan evine gönderilir ve müdahale masasından kalkışından itibaren hemen hemen normale yakın görme sağlanmış olur.

Ekzimer Lazer' in diğer tedavi alanları nelerdir ?
Görmeyi engelleyen ve kornea kalınlığının 1/3' ünden azını etkileyen lekelerin temizlenmesinde
Görmeyi azaltan yüzey pürüzlerinin giderilmesinde,
Tedaviye cevap vermeyen inatçı mikrobik keratitlerde,
Tekrarlayan kornea erozyonlarında,
Bazı göz tansiyonu tiplerinde
Hangi Ülkelerde uygulamaktadır ?

FDA onayını aldıktan sonra Ekzimer Lazer, Amerika da dahil olmak üzere Fransa, Belçika, Almanya, İngiltere, Japonya gibi 35 ülkenin 230 merkezinde uygulanmaktadır ve yeryüzünde şu ana kadar 3,320,000 göz başarı ile tedavi edilmiştir.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:20:27    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Allerjik göz hastalıkları

Allerji toplumda sık görülen bir hastalıktır ve insanların yaklaşık %15'inde allerjinin bir veya birkaç çeşidi görülür. Çevreyle direkt teması nedeniyle göz allerjik hastalıklara daha sık meyil gösteren bir organımızdır. Göz allerjileri gözde yanma, batma, kaşıntı, çapaklanma, kızarıklık, sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve görme bozukluğu meydana getirebilir. İleri allerji formlarında gözün beyaz kısmında yapışıklıklar dahi olabilir.

Meydana gelen rahatsızlık insanların performansını etkilediği gibi enfeksiyonlara yatkınlığı artırır, kontakt lens kullanımını zorlaştırır ve daimi bir huzursuzluk kaynağı oluşturur. Göz allerjileri gözün yüzey dokularını ilgilendirir. Bunlar göz kapağı cildi, göz kapaklarının ve gözün beyaz yüzeyini örten ince konjunktiva isimli zar ve kornea dediğimiz saydam tabakadır.

Beş değişik göz allerjisi tanımlanmıştır:
- Mevsimsel ve mevsimsel olmayan allerjik konjunktivit,
- Bahar keratokonjunktiviti,
- Atopik keratokonjunktivit,
- Dev papiller konjunktivit,
- Temas göz allerjisi.
» Mevsimsel allerjik konjunktivitMevsimsel allerjik konjunktivit (saman nezlesi) göz allerjilerinin yaklaşık olarak yarısını teşkil eder. Heriki gözde kaşıntı, sulanma ve yanma ile başlar. Bu şikayetlere genellikle burundaki allerji eklenir. Göz kapaklarında şişlik, gözün beyaz tabakasında kabarıklıklar, su toplaması ve kızarıklık görülür. Mevsimsel allerjiye neden olan etkenler genellikle polenler iken mevsimsel olmayan allerjiye neden olan etkenler yıl boyu karşılaşabildiğimiz ev tozu zerreleri ve hayvan atıklarıdır.
» Bahar keratokonjunktivitiBahar keratokonjunktiviti nadir görülür, daha çok dünyanın sıcak ve kuru iklime sahip bölümlerinde rastlanır. İlkbaharda başlar ve yazın sonuna kadar devam eder. Çocuklarda ve gençlerde, ayrıca erkeklerde daha sıktır. Bu hastaların %75'inde astım, atopik ekzema ve allerjik rinit gibi ek hastalıklara rastlanır. Sebep olan allerjen maddenin kesin olarak bilinmemesine rağmen polenlerin ortaya çıkarıyor olabileceği sanılmaktadır. Hastaların ilk şikayeti yoğun kaşıntıdır. Sonra ışığa karşı hassasiyet artışı, yanma, yabancı cisim hissi ve bulanık görme meydana gelir.

Gözde kızarıklık, göz kapağında düşüklük, gözde beyaz çapak artışı ve gözlerin kısılması izlenebilir. Tipik bulgusu üst kapağı örten zarda kaldırım taşı gibi kabarıklıkların oluşmasıdır. Bu kabarıklıklara gözün renkli kısmının hemen kenarında da rastlanabilir. İleri formlarında korneada ülser oluşabilir. Genellikle 5-10 yıl kadar sürer. » Atopik keratokonjunktivit Atopik keratokonjunktivit körlük riski taşıyan bir allerji çeşididir. Daha çok erişkinlerde görülür ve astım, nezle, atopik dermatit ve yiyecek allerjisi gibi durumlara eşlik edebilir. Hastanın yakınlarında da bu hastalıklara rastlanabilir. Bu allerji yıllarca sürebilir.

Başlangıcı bahar konjunktiviti gibi olmakla beraber oluşturduğu yara dokusu kapak iç kısımlarında yapışıklıklar yapabilir, kapak yapısını bozabilir, kapakların içe veya dışa dönmesine ve kirpiklerin göze batmasına neden olabilir. Korneada meydana gelen tutulum damar oluşumu tarzında olur ve ileride gerekebilecek olan bir keratoplastinin (ölü gözünden hasta gözüne kornea nakli) başarısını azaltabilir. Ayrıca bu hastalarda herpes simpleks, keratokonus, retina dekolmanı ve kapak iltihabı şansı fazladır. » Dev papiller konjunktivit Dev papiller konjunktivit geçmişte kontakt lenslere, kontakt lens solusyonlarına, bu solusyonlardaki koruyucu maddelere ve göz damlalarına bağlı bir allerji veya uyumsuzluk olarak görülürdü. Günümüzde daha az görülmektedir.

Bazen göz protezleri, kullanılan dikişler ve kontakt lens üzerinde biriken allerjen maddeler de bu tip allerjiyi meydana getirebilir. Hastaların gözünde yoğun kaşıntı ve kontakt lens kullanımına uyumsuzlukla başlar. Göz kapaklarının altında papilla denilen büyük kabarıklıklar görülür. Korneada kesafet ve görme bulanıklığı meydana getirebilir.
» Temas göz allerjisiTemas göz allerjisi ilaçlara, ilaçların içindeki koruyucu maddelere veya makyaj ürünlerine karşı gelişebilir. İleri dönemlerinde göz yaşı kanalında tıkanıklık, konjunktivada skarlaşma ve korneada damarlanma meydana getirebilir.»TanıAllerjik göz hastalıklarının tanısı hastadan alınacak hikaye üzerine inşa edilecek muayene ve laboratuvar incelemeleri ile konur. Kırmızı göz oluşturan pekçok durum göz allerjisini taklit edebilir ve doğru tanı için iyi bir göz muayenesi gerekir. Muayenede göz kapakları, göz yüzeyini örten konjunktiva isimli zar, bezlerin açıldığı bölümler, kirpikler ve kornea dikkatle incelenir. Bazen göz kapaklarının ters çevrilerek arka yüzeyinin incelenmesi gerekebilir.

Bazı mikrobik hastalıklar, sebebi bilinmeyen iltihabi durumlar, göz kapağı iltihapları, bazı cilt hastalıklarının göz bulguları, kuru göz hastalığı, gözün bağ ve damar tabakasının iltihabi hastalıkları, böcek ısırıkları, kirpik diplerine yerleşen bitler göz allerjisini taklit eden bir tablo meydana getirebilir. Tanısal test olarak allerjen maddenin bulunması, göz yaşında ve kanda bazı maddelere bakılması yardımcı olsa da en fazla bilgi muayeneden elde edilir.»TedaviAllerjinin tedavisinde en önemli yapılması gereken şey allerjen madde tespit edilebiliyorsa mümkün olduğu sürece ondan kaçınmaktır. Gözdeki şikayetlerin rahatlatılması açısından soğuk uygulama ve suni göz yaşı ilaçları faydalı olabilir. Çoğunlukla da antihistaminik ilaçlara, damarları büzen ilaçlara, allerjik şikayetleri ortaya çıkaran hücreleri dengeleyici ilaçlara, iltihap giderici ilaçlara ve kortizonlu ilaçlara ihtiyaç duyulur.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:21:17    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çocukluk çağı göz hastalıkları



PEDİATRİK OFTALMOLOJİ

Doç Dr Süheyla Köse

SEMPTOMATOLOJİ

Eriţkinlerle iliţkili pek çok muayene metodu ve oküler bozukluk çocuklar içinde geçerlidir. Ancak çocuklarda muayene ve bazı patolojiler özellik gösterir. Muayene erişkinlerde olduğu gibi kolaylıkla uygulanamaz. Sağlıklı muayene edilemeyen bebeklerin inhalasyon anestezisi altında değerlendirilmeleri gerekir. Pediatrik rutin muayenede öncelikle görme fonksiyonu ve oküler bütünlük değerlendirilmelidir. Muayeneye getirilen bir bebekte görme fonksiyonları bakılmalı, korneanın boyutu ve berraklığı incelenmeli, pupil ışık reaksiyonları izlenmeli, başın pasif olarak çevrilmesine cevaben göz hareketleri incelenmeli, gözlerde kayma olup olmadığı saptanmalı (Hirschberg testi), ve oftalmoskop ile fundus muayenesi yapılmalıdır.

Görme keskinliğinin değerlendirilmesi:

Görme keskinliği her iki gözde ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Çocuğun diğer gözü ile gizlice bakması engellenerek görme alınmalıdır. İki yaş altındaki çocuklarda görme keskinliği, çocuğun ışığa fiksasyonu, objeleri takibi, pupil ışık reaksiyonu, Teller keskinlik kartları (tercihli bakış testleri), VEP ve optokinetik nistagmus gibi muayene yöntemleri ile saptanabilir. Üç yaş ve üzerindeki çocuk koopere olabilir, bu nedenle Allen kartları, E harflerinin yönleri veya bebek, at gibi resimlerin gösterilmesi ve çocuğun cevabı ile subjektif olarak görme keskinliği saptanabilir.

Çocukta önemli bazı klinik görünümlerin ayırıcı tanısında aşağıdaki patolojiler düşünülmelidir.

Bulanık korneaya neden olan patolojiler; Bulanık ve ödemli bir kornea varlığında konjenital glokom, Descemet membranında yırtılmaya yol açan travma, mukopolisakkaridozlar (Hurler, Schei, Morguio vs...), mukolipidozlar, interstisyel keratit araştırılmalıdır.

Göz yaşarması: Sulanan ve yaşaran bir göz varlığında konjenital glokom, dakriostenoz, konjonktiva ve korneaya ait enfeksiyonlar, yabancı cisimler düşünülmelidir.

Büyük kornea: Kornea çapının normalden büyük olması durumunda konjenital glokom (göz içi basıncı yüksektir), ve megalokomea (göz içi basıncı normaldir) ayırdedilmelidir.

Fotofobi: Işıktan çok rahatsız olduğu gözlenen bebekte keratit, konjenital glokom, üveit gibi durumlar araştırılmalıdır.

Yenidoğan döneminde kırmızı göz: Bu durumda da konjonktivit, keratit, yabancı cisim düşünülmelidir.

Beyaz pupilla (Lökokori, resim): Bebek ve çocuklarda pupillanın beyaz görülmesi genel olarak lökokori adını alır, ciddi bir araştırma ile ayırıcı tanı yapılamsını gerektirir.

Retinoblastom, katarakt, retina dekolmanı, şiddetli arka uveit, prematür retinopatisi, persistan hiperplastik primer vitreus, retinal displazi, Coats hastalığı gibi patolojiler lökokoriye yol açabilir. Bunların arasında en önemlisi, bebeklerde en sık malign göz içi tümörü retinoblastomdur.

Proptozis: Gözün öne doğru yer değiştirmesi şeklinde bir görünüm rabdomyosarkom, orbital sellülit, orbita psödotümörü, optik sinir gliomu, retrobulber kanama, nöroblastom, lenfoproliferatif hastalıklar düşündürmelidir.

KONJENİTAL VE NEONATAL ENFESİYONLAR

1) Konjenital toksoplazmozis: Oküler toksoplazmozis lezyonlarının büyük bir çoğunluğu konjenital enfeksiyonlara bağlıdır. Oküler lezyonlar, nadiren erişkin dönemde primer bir enfeksiyon sırasında ortaya çıkabilir. Karakteristik lezyonu fokal nekrotizan bir retinittir. Tek olabilir veya küçük kümeler halindedir. Genellikle arka kutupta yer alır. Konjenital toksoplazmozisin klasik bulguları fokal nekrotizan retinit, intrakranial kalsifikasyon ve hepatosplenomegalidir. Ciddi olarak etkilenen çocuklarda arka segmentte yoğun inflamasyon, katarakt, şaşılık, mikroftalmi görülür. Hafif etkilenen olgularda sadece küçük retina skarları ve pozitif serolojik testler kalabilir. Tedavide bir veya daha fazla antitoksoplazmik ajanın kombinasyonu (Sulfadiazin, primetamin, klindamisin, tetrasiklin) ve bazen kortikosteroidler kullanılır.

2) Konjenital sifiliz: Penisilinin kullanımı sifiliz olgularını azaltmıştır. Buna rağmen son yıllarda sifiliz, geri dönüş yapmaya başlamıştır ve 1988'de sifilize ait oranlar 40 yıl içindeki en yüksek seviyelerine ulaşmıştır.

- Erken konjenital sifiliz: Anne karnında etkilenen bebekte hayatın ilk 2 yılında, deride vezikül veya püstüller, mükoz membran tutulumu (konjonktivit), kemik, diş deformiteleri, periostit, generalize lenfadenopati, hepatosplenomegali, hiperbilirubinemi, anemi ve gözde korioretinit ortaya çıkar.

- Geç konjenital sifiliz: 2-15 yaşları arasında optik atrofi, pupiller anomallikler ve interstisyel keratit bulguları ile ortaya çıkar.

3) Konjenital rubella sendromu: Gebeliğin ilk aylarında rubella enfeksiyonu geçiren annelerin yaklaşık % 50'sinin çocuklarında malformasyonlar görülür.

Oküler bulgular olarak katarakt, mikroftalmi, glokom, korneal bulanıklık (glokom olmadan), arka kutupta tuz-biber manzarası şeklinde benekli retinit görülebilir. Oküler olmayan bulgular olarak da konjenital kalp hastalıkları, sağırlık eşlik edebilir.

Etkilenen bebekler 2 yaţa kadar virüsü aktif olarak yayarlar.

4) Diğer enfeksiyonlar (Sitomegalo virus)

OFTALMİA NEONATORUM

Hayatın ilk bir ayı içerisinde görülen konjonktival enfeksiyonlara oftalmia neonatorum denilmektedir. Enfeksiyon, doğum esnasında anne servix ve vaginasından bebeğe bulaşır.

- Kimyasal konjonktivit: % 1'lik AgNO3'a bağlı olarak ortaya çıkar.

- Gonokokal konjonktivit: Doğumdan sonra 1-3. günler arasında hiperakut pürülan konjonktivit şeklinde ortaya çıkar. Konjonktivada membranlar oluţur. Tedavide, topikal ve sistemik penicillin (50.000 Ü/Kg) 7 gün veya tek doz cefotaxime 100 mg/kg i.m. etkilidir.

- Herpes simpleks konjonktiviti: Genellikle 5-7. günlerde ortaya çıkar. Seröz eksudasyon vardır. Blefarokonjonktivit ţeklindedir. Bazen keratit de görülebilir.

- Klamidyal konjonktivit: Neonatal konjonktivitin en sık nedenidir. 5-14. günler arasında ortaya çıkar. Mukopürülan bir sekresyon vardır. Konjonktival reaksiyon papillerdir. Tedavide, topikal tetrasiklin + oral eritromycin 25 mgr/kg etkilidir.

- Basit bakteriyel konjonktivit: En sık Staf. aureus etken olarak saptanır. İlk bir ay içerisinde herhangi bir zamanda ortaya çıkar. Pürülan sekresyon vardır. Tedavisi antibiyotikli damla ve pomadlarla yapılır.

Oftalmia Neonatorumun önlenmesi: Özellikle gonokoksik ve klamidyal hastalığın profilaksisi şu şekildedir:

a) Eritromisin pomad % 0.5 (Ülkemizde yok)

b) Tetrasiklin pomad % 1 (Terramycine pom)

c) Gümüş nitrat % 1 solüsyonundan bir tanesi doğumdan sonra ilk 1 saat içinde uygulanmalıdır.

ÇOCUKLUK ÇAĞI ENFEKSİYONLARI

1) Orbital Sellülit: Orbital septum önünde, arkasında veya hem ön hem arkada enfeksiyon olabilir. Etyoloji genellikle stafilokok, streptokok ve 5 yaş altında hemofilus influenzadır. Kapak enfeksiyonlarına sekonder (örn; akut hordeolum) cilt laserasyonu, böcek ısırması, sinüs, kese ve diş enfeksiyonlarına sekonder, travma veya cerrahi sonrası ortaya çıkar. Orbital sellülit yaşamı tehdit edebilen bir enfeksiyon olduğundan hastaların hastaneye yatırılarak acil tedavisi gerekmektedir.

2) Toksokara kanis: Nematod enfestasyonudur. Pika sendromunda görülür. Oküler lezyon, sistemik enfestasyonun geç bir sekeli gibidir. Gözde, arka kutup granülomu veya kronik endoftalmi tablosu görülür. Ülkemizde sık değildir.

GELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR

1) Lakrimal drenaj sisteminde anormallikler: Lakrimal kanal tıkanıklığı (dakriostenoz), dakriosistit, konjenital dakriyosel

2) Ptozis: Pupiller alanı kapatan ptozislerde ambliyopi gelişimini önlemek için erken cerrahi tedavi yapılmalıdır.

3) Optik fissür boyunca klobomlar (iris kolobomu, koroid kolobomu gibi)

4) Optik sinir anomalileri (Kolobom, optik pit, miyelinli sinir lifleri gibi)

5) Maküler hipoplazi

6) Ön kamara disgenezisi (konjenital glokom)

7) Hyaloid sisteme ait patolojiler: Embryoda hyaloid damar optik sinirden çıkar, vitreus içinden geçer ve gelişmekte olan lensi besler. Doğumda bu sistem geriler ve kaybolur. Bazen kalıntılar olabilir, Bergmeister papillası adını alır. Hyaloid sistem hiç gerilemez ve optik sinirle lensin arka yüzü arasında glial doku kalırsa göz normal şekilde gelişemez. Mikroftalmi ve beraberinde katarakt, glokom görülebilir. Bu klinik tablo Persistan Hiperplastik Primer Vitreus (PHPV) olarak adlandırılır.

ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜMÖRLERİ

1) Retinoblastom: Çocuklukta en sık görülen malign göz içi tümördür. Tedavi edilmez ise yaşamı tehdit eder. Otozomal dominant olarak kalıtsal veya sporadik ortaya çıkar. Ailede retinoblastom öyküsü var ise genetik danışmanlık önemlidir. Hastada bulgular genellikle ilk üç yaş içinde ortaya çıkar. En sık görülen ilk bulgu lökokoridir. Diğer bir ortaya çıkış şekli ise şaşılıktır. Bazen intraoküler inflamasyon, glokom veya proptozis ile karşımıza çıkabilir. Muayenede tümör retinada tek veya multifokal, düz, pembe ve yuvarlak kitle şeklinde görülür. Retinanın dışına (ekzofitik) veya içine (endofitik) büyüme olur. Tümör en sık kemik iliğine ve optik sinir aracılığı ile santral sinir sistemine metastaz yapar.

Tedavi: Küçük, çok yaygın olmayan tümörlerde radyoterapi, daha ileri olgularda ise enükleasyon uygulanır.

2) Diğer Tümörler:

- Rabdomyosarkom: En sık primer malign orbita tümörüdür.

- Nöroblastom, optik gliom, medulloepitelyom (diktiyom)

- Lösemi, juvenil ksantogranülom

- Hemanjiom: Genellikle göz kapakları üzerinde lokalize, pembe kırmızı renkte kitle şeklindedir. Kitle gözü kapatarak ambliyopi oluşturabilir.Bu nedenle takibi gerekir. Tümör ilk 1 yaş içinde büyür, daha sonra spontan olarak küçülür. Görmeyi engelleyen lezyonlarda intralezyoner steroid enjeksiyonu başarılı sonuçlar verir. Göz kapalı olsun veya olmasın çocuğa erken yaşta refraksiyon muayenesi yapılması gereklidir. Tümör basısı astigmata ve ambliyopiye neden olabilir.

- Dermoid kist: Orbitada herhangi bir yerde lokalize, lastik gibi sert, deri altı kitle şeklindedir. Yavaş büyür ve çevre dokulara hasar verebilir. Bu nedenle cerrahi eksizyonu gereklidir.

PREMATÜR RETİNOPATİSİ

Prematüre bebeklerde, aşırı oksijen verilmesi ile ortaya çıkan bir klinik tablodur. 1940-1950'lerde çocuklardaki körlüğün önde gelen nedenlerindendi. Oksijen etyolojik faktör olarak bulunduktan sonra prematür retinopatisi giderek azaldı. Normal retina gebeliğin son yarısında optik diskten perifere doğru tedricen damarlanır ve son olarak temporal perifer, doğumdan kısa bir süre sonra damarlanır. Bebek ne kadar erken doğarsa damarlar o kadar az gelişmiş olur. İnkomplet vaskülarize temporal retina, oksijen hasarına en duyarlı bölgedir. Bu bölgede oluşan yeni damarlar ve fibrotik doku vitreus içerisine ilerleyerek ve retinal çekinti oluşturarak retina dekolmanına yol açar. 1500 gramdan daha düşük ağırlıkla doğan prematüre bebeklerin 4 haftalıktan başlayarak damarlar ora serrataya ulaşıncaya kadar her 2-3 haftada bir muayene edilmeleri gerekir.

Tedavi: Krioterapi, vitreoretinal cerrahi

ÇOCUKLARDA KATARAKT

Herediter olarak veya bazı metabolik hastalıklarla (galaktozemi, Fabry hastalığı, Lowe sendromu gibi) beraber ya da intrauterin bazı enfeksiyonlara sekonder (Rubella, toxoplazma, sitomegalovirüs enfeksiyonları) katarakt gelişimi görülebilir. Ayrıca travmaya bağlı katarakt gelişimi de çocukluk döneminde sık görülür.

Tedavi: Cerrahi olarak opak lensin uzaklaştırılması ve uygun refraktif düzeltmenin yapılması gereklidir. Beş yaşın altındaki olgularda intraoküler lens konulamadığı için hastaya gözlük veya tek taraflı afak ise kontakt lens önerilmelidir.

ÇOCUKLARDA GLOKOM

Doğumda veya doğumdan sonraki aylarda iridokorneal açıdaki gelişimin kötü olması sonucu göz içi basıncında artış ile karşımıza çıkar. Bir veya iki gözde sulanma, fotofobi, bulanık kornea ve kornea büyümesi klasik bulgulardır. Daha ileri olgularda buftalmus adı verilen ileri derecede göz büyümesi vardır. Göz içi basınç yüksekliğine bağlı olarak optik sinirde de hasar gelişir. Kornea opasitesi ve optik sinir hasarı gelişmeden tedavi yapılması önemlidir. Tedavi cerrahidir.

ÇOCUKLARDA RETİNA HASTALIKLARI

1. Retina Dejerenesansları: Leber'in konjenital amorozu, retinitis pigmentoza, koroideremi

2.Maküla Dejeneresansları: Best vitelliform distrofi, Stargardt dejeneresansı,

3.Vitreoretinal Dejeneresanslar: Jüvenil retinoskizis, Goldmann-Favre Sendromu, Stickler, Wagner dejeneresansı

4.Coats Hastalığı: Retinal kan damarlarındaki anevrizmal dilatasyonlar sızıntı ve eksudaya neden olur. Erken dönemde periferik damar anomalileri krioterapi veya fotokoogülasyon ile tedavi edilir. Retina dekolmanı geliştikten sonra tedavi güçtür. Lökokori oluşturur. Retinoblastomdan ayırt edilmesi önemlidir.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:22:13    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çocuklarda Göz Hastalıkları



Hazırlayan Doç. Dr. Huban Atilla
Ankara Üniversitesi Tıp Fak.
Göz Hastalıkları AD

1. Bebek ve konuşamayan çocuklarda kırma kusuru ya da gözlük için ölçüm yapılabilir mi?
Çocuklar sözel yanıt vermeye başlamadan önce de gözlük gereksinimi olup olmadığının anlaşılması için ölçüm yapılabilir. Gözbebeklerini büyüten damla uygulamasının ardından retinoskopi ya da skiaskopi olarak adlandırılan yöntemle gözlük gereksinimi belirlenebilir. Bebeğin ya da çocuğun yaşına, kırma kusurunun cinsine ve eşlik eden kayma durumuna göre gözlük verilebilir. Bebekler de gözlük takabilir ve çoğunlukla da ailelerin beklediğinin tersine kolay uyum gösterirler.

2. Şaşılık ya da göz kayması nedir?
Şaşılık ya da göz kayması gözlerin görme akslarının paralelliğini kaybederek farklı yönlere bakmasıdır. Sık görülür, yaklaşık çocukların %4'ünü etkiler; ancak erişkinlerde de gelişebilir. Şaşılık olduğunda kişi bir gözü ile düz ve istediği yere bakarken diğer göz içe, dışa, yukarı ya da aşağı doğru kayabilir. Gözler değişerek kayabileceği gibi sürekli olarak aynı göz de kayabilir. Her iki gözle istenen noktaya bakılırken beynin görme merkezinde bu iki görüntü birleştirilerek tek olarak ve üç boyutlu olarak algılanır. Gözde kayma olduğunda ise beyinde iki farklı görüntü ortaya çıkacağından, beyin kayan gözden gelen görüntüyü baskılar, bu da derinlik hissinde ve her iki gözle sağlanan görüşte azalmaya neden olur. Erişkinlerde ise kayan gözden gelen görüntünün baskılanması artık yapılamadığından çift görme ortaya çıkar. Yaşamın ilk birkaç ayında görmenin hızla geliştiği dönemde; gözlerin arayıcı hareketleri, kısa süreli yani birkaç dakikalık içe ya da dışa olan kaymalar normal kabul edilebilir. Çevredeki objelere odaklanmanın yapılabildiği dördüncü aydan sonra olan kaymalar kesinlikle uzman bir göz hekimine danışılmalıdır. Ayrıca katarakt, göz tümörleri ya da nörolojik hastalıklar da kendilerini şaşılık ile gösterebileceğinden, bir göz hekimine danışılmalı ve fundus incelemesini de içeren ayrıntılı bir göz incelemesi yapılmalıdır.

3. Şaşılık neden ortaya çıkar?
Şaşılığın nedeni tam olarak bilinmemektedir.İşlevsel, nörolojik ya da kaslardaki yapısal bozukluklar ve dengesizlik kaymaya neden olur. Gözü hareket ettiren kaslardaki dengesizlikler, bu kasları kontrol eden beyin merkezlerinin etkilendiği serebral palsi, Down sendromu, hidrosefali gibi hastalıklar ya da gözü etkileyen katarakt, glokom ya da travma gibi durumlar gözlerin paralelliğini bozarak kaymaya neden olabilir. Kaymanın ilk belirtisi gözlerin aynı noktaya odaklanamamasıdır. Ancak, güneşte bir gözünü kapama, kafasını eğerek ya da döndürerek bakma gibi bulgular da kayma sonucu olabilir. Erişkin dönemde ortaya çıkan kaymalarda ise en önemli yakınma çift görmedir. Bebeklik dönemi ya da okul öncesi dönemde her çocuk olası göz sorunları (şaşılık, göz tembelliği, kırma kusurları, katarakt ya da göz içi tümör) yönünden muayene olmalıdır.

4. Şaşılığın tedavisi var mıdır, varsa zamanı önemli midir?
Halk arasında yanlış inanış olarak bebeklikte olan kaymanın büyümekle zamanla düzeleceği düşünülmektedir, ancak bu yanlıştır. Şaşılık hiçbir zaman büyümekle kendiliğinden düzelmez.
Çocuklarda burun kökünün geniş olduğu ve kayma olmadığı halde kayma varmış gibi görünüme yol açan yalancı şaşılık dediğimiz durumlarda, zamanla burun kemiğinin gelişmesi ile kayma görünümü düzelmektedir. Bu da yanlış olarak kaymanın düzeldiğini düşündürmektedir. Böyle durumlarda ayırıcı tanı ve doğru teşhis için kesinlikle göz doktoru çocuğu görmelidir. Ayrıca ailede şaşılık ya da göz tembelliği olan kişiler varsa çocuk 1-2 yaşında kesinlikle göz doktoruna gösterilmelidir. Bunun dışında her çocukta üç yaşına kadar genel bir göz muayenesi yapılmış olmalıdır. Tedavide amaçlanan görme gelişimi olumsuz etkilenmeden, her iki gözün bir arada kullanılarak gelişiminin sağlanmasıdır. Bu nedenle şaşılık tedavisi ne kadar erken dönemde yapılırsa başarısı o denli yüksek olur. Ayrıntılı bir göz incelemesinin ardından, kaymanın nedenine göre tedavi planlanır. Eşlik eden kırma kusuru varsa gözlük verilmesi ile kayma düzeltilebilir. Cerrahi ile gözlerin paralelliğinin sağlanması iki gözün bir arada kullanılmasını ve derinlik hissi azanılmasını sağlayacaktır. Cerrahi girişim lazerle yapılmaz, gözün etrafındaki kasların yerleri değiştirilerek gözün pozisyonu ayarlanır. Erişkin dönemde olan şaşılıklarda ya da daha önce tedavi yapılmamış erişkinlerde de cerrahi tedavi ile özellikle çevre görüşte artış sağlanabilir.

5. Ambliyopi (göz tembelliği) nedir?
Çocukluk döneminde, kayma olmadan her iki gözden net görüntü algılandığında normal görme gelişimi sağlanmış olur. Kayma gibi gelişmenin olumsuz olarak etkilendiği durumlarda kayan gözde göz tembelliği ya da görmede azalma gelişir. Şaşılığı olan çocukların yarısında göz tembelliği gelişir. Erken (yaşamın
ilk sekiz, dokuz yıllık döneminde) tanı konulduğunda tedavisi olanaklıdır. İyi gören gözün kapatılması ile görme düzeyi artırılabilir. Ancak gelişme döneminin tamamlandığı dokuz yaş sonrasında görme için tedavi başarısı oldukça düşüktü. Tanı ne kadar erken konulursa tedavi başarısı o denli yüksek olacaktır. Göz tembelliği ilerleyici bir hastalık değildir görme tamamen kaybedilmez.

Göz tembelliğinin tedavisi için eşlik eden şaşılık, gözlük gereksinimi ya da katarakt gibi hastalıklar tedavi edildikten sonra az gören gözün kullanılmasını zorlamak için iyi gören göze kapama yapılır. Eğer çocuk kapama yapmaya çok direnç gösteriyorsa, göz damlaları ya da özel çalışma sistemleri kullanılabilir; ancak en etkili tedavi yöntemi kapamadır. Göz tembelliği tedavi edilmediği durumda ilerleme göstermez; ancak, gelişme dönemi sonrası tedavisi olanaklı değildir ve her iki gözün bir arada kullanılması ve derinlik hissi algılamasında zorluğa neden olur. Polislik, pilotluk gibi mesleklerin seçiminde ve sürücü almada engel oluşturur.

6. Bebekler görebilir mi?
Halk arasında yaygın olarak kabul edilen yeni doğan bebeğin göremediği yolundaki görüşün tersine yeni doğan döneminde bebekler görebilir. Ancak görme erişkinlerin görme düzeyinde değildir. Bir buçuk, iki yaşında erişkin düzeyine ulaşır. Gözlerin kullanılması ile gelişim sağlanır. Bu nedenle çocukluk döneminde görme sistemi esnektir ve gözlerin kullanılmasına göre biçimlenir. Bebeklik döneminde, yani çocuğun konuşamadığı önemde de yapılacak olan göz incelemesi ile gözlük gereksinimi ve şaşılık saptanabilir. Ayrıca göz tembelliği dışında görme azalmasına neden olabilecek katarakt, enfeksiyon, tümör ya da diğer göz hastalıkları da saptanabilir. İlk muayene için ideal zaman bir yaş civarıdır.

7. Yakından okumak ya da televizyon seyretmek gözleri bozar mı?
Bu doğru değildir, çocukların kolları daha kısa olduğundan ve yakına uyum kapasiteleri de yüksek olduğundan okudukları materyali yakında tutarlar. Televizyonun ise yaydığı düşük düzeydeki radyasyonun dışında gözleri bozacak olumsuz etkisi yoktur. Ancak yakından televizyon izlemek, eşlik eden kırma kusuruna bağlı olabileceğinden bir göz hekimi tarafından değerlendirilmelidir.

8. Gözlük takmak gözlük numarasının artmasına ya da azalmasına neden olur mu?
Gözlük takmak gözleri zayıflatarak gözlük gereksinimini artırmaz ya da numarasının artmasına neden olmaz. Tam tersi de geçerlidir; gözlük takmak gözlük numarasını azaltmaz. Gözlük net görmek için takılır, numaranın değişimine neden olmaz. Benzer biçimde kontak lens takılması da gereksinimi değiştirmez. Kırma kusurları (miyopi, hipermetropi ve astigmatizma) göz yapısının sonucudur ve gözlük takmadaki amaç bu yapısal farklılıkların neden olduğu odaklama sorununu düzeltmektir. Gözlük takarak göz yapısı değiştirilemeyeceğinden numaranın değişimi de söz konusu değildir.

9. Katarakt, glokom ve göz tümörleri gibi erişkin dönemde görülen göz hastalıkları bebek ve çocuklarda görülebilir mi?
Katarakt, glokom gibi daha çok erişkin dönemde görülen göz hastalıkları bebeklerde ve çocuklarda da görülebilir. Patolojik tanı farklı olmakla birlikte, göz içi tümörleri (en sık retinoblastom) bebeklik ve çocukluk döneminde görülebilir. Erken tanı ve tedavi büyük önem taşımaktadır. Katarakt ve göz içi tümörlerde gözbebeğindeki beyazlık ailenin ilk fark ettiği bulgu olabilir ve bu durumda zaman geçirilmeden bir göz hekimine başvurulmalıdır. Erken tanınması durumunda retinoblastomun tedavisi olanaklıdır. Doğumsal ve infantil kataraktlar, sistemik hastalıklar (galaktozemi gibi), intrauterin enfeksiyonlar (TORCH) ile birlikte gelişebileceği gibi tek başına da görülebilir. Aile öyküsü olması her zaman gerekli değildir. En kısa sürede ameliyat yapılarak hızlı görsel gelişimin olduğu dönemde yoksunluk ambliyopisi gelişmesi engellenmelidir. Glokomda ise erişkinden farklı olarak bebeklerde ve çocuklarda göz yapısında aşırı büyüme görülür. Hasta ışıktan rahatsız olur, göz sulanması vardır. Tedavi edilmezse kornea zamanla saydamlığını yitirip beyaz bir görünüm alır ve optik atrofi gelişir. Tedavi, en kısa sürede cerrahi uygulanmasıdır.

10. Bazı gıdaların fazla tüketilmesi görme gelişimini etkiler mi?
Havuç gibi bazı gıdaların fazla tüketilmesi görme keskinliğini artırmaz ya da gözlük gereksinimini ortadan kaldırmaz. Ancak A vitamini eksikliğinde sistemik bulgulara ek olarak özellikle gece görmede güçlük ortaya çıkar, günlük gereksinimin besinlerden alınması ile çocuklarda ve gençlerde normal gelişim sağlanabilir.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:22:41    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Göz yaşı kanalı hastalıkları dakriosistit



Dakriosistit
Nazolakrimal kanal tıkanıklığı sonucu gözyaşı kesesinde gelişen inflamasyondur. Konjenital yada akkiz olabilir.

Tanı:

1. Anatomik tıkanıklığın yerini ve türünü saptamak için sistemin içine radyoopak madde verilerek direkt orbita grafisi çekilir (Dakriosistografi).

2. Lavaj, sonda

3. Lakrimal sistem endoskopisi

Konjenital Dakriosistit (Dakriostenoz):
Yeni doğanlarda %2-6 oranında görülür. Nazolakrimal kanalın alt ucundaki membranın (Hasner valvülü) doğumda henuz diferansiyasyonunu tamamlayarak açılmadığı durumlarda ortaya çıkar.

Doğumdan 2-3 hafta sonra bir yada iki gözde sulanma, çapaklanmaya yol açar.

Membranın diferansiyasyonunu tamamlaması sonucu ilk 6 ay içinde spontan olarak açılma şansı %80-90’dır. Bu nedenle 6-8. aya kadar kadar müdahele edilmez, sadece masaj ve enfeksiyon varsa topikal antibiotik önerilir. İlk 8 ay içinde spontan olarak açılmazsa sonda ile nazolakrimal kanalın alt meatusa açılan ağzındaki kanal perfore edilir. 2,5-3 yaşın üzerindeki olgulara sonda başarısı azaldığından uygulanmaz. 5-6 yaşlarında cerrahi yöntemler ile yeni bir drenaj yolu açılır (Dakriosistorinostomi ameliyatı).

Akkiz Dakriosistit: Akut yada kronik tablo ile seyreder.

Akut Dakriosistit: Gözyaşı kesesinin akut, süpüratif iltahabıdır. Preseptal sellülit gelişimine neden olur. Kese bölgesinde ağrı, ödem, hiperemi ve sulanma ile karekterizedir. Etken çogunlukla pnömokok yada stafilokok türleridir. Kese üzerine bası ile punktumlardan pü regürjite olabilir, yada kesede abse gelişerek deriye fistülize olabilir.

Tedavide antibiotikler ve antienflamatuar ilaçlar kullanılır. Enfeksiyon geçtikten sonra yapışıklıklar nedeni ile sistem, çoğu kez nazolakrimalis seviyesinde tıkandığından cerrahi uygulanır..

Kronik Dakriosistit: Süpüratif belirtiler olmaksızın gelişen gözyaşı kesesi inflamasyonudur. Sulanma ve basmakla punktumlardan saydam mukoid salgı gelmesi ile karekterizedir. Tedavide antibiotiklerden yararlanılır. Kesin tedavisi dakriosistorinostomi ameliyatıdır. Bu ameliyatta orta meatus hizasında burun boşluğu ile kese arasında anastomoz sağlanır

Kaynak : Ders Notları, Prof Dr Ayşe Yağcı ; EÜTF Göz Hast. ABD, İzmir
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:23:06    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Genel göz hastalıkları



REFRAKSiYON KUSURLARI

Odaklanan isigin gormemizi saglayan retina tabakasinin onune veya arkasina dusmesi sirasiyla miyopi ve hipermetropi olarak adlandirilan gorme kusurlarina yol acar. Kornea adini verdigimiz saydam tabakanin dikey ve yatay ekseni arasindaki kirma dereceleri arasinda bir fark varsa bu durum da astigmatizma adi verilen kirma kusuruna sebep olur.
Miyopinin duzeltilmesinde gozluk, kontakt lens ve refraktif cerrahi yotemler (radyal keratotomi, excimer laser, LASIK) uygulanabilir. Hipermetropinin duzeltilmesinde gozluk, kontakt lens ve refraktif cerrahi yontemler (Termokeratoplasti, excimer laser vb) kullanilabilir. Astigmastizmanin duzeltilmesinde gozluk, torik yumsak kontakt lensler, gaz gecirgen kontakt lensler, ve refraktif cerrahi yontemler kullanilabilir


RETiNA ve ViTREUS HASTALIKLARI

Retina gormemizi saglayan isiga duyarli hucreleri (kon ve rodlar) ile sinir liflerini iceren bir tabakadir. Retina hastaliklari gormede ciddi ve kalici bozukluklar yapabilir. En fazla gorulen retina hastaliklari:
1. Seker hastaligina bagli bozukluklar,
2. Retina dekolmani,
3. Retina ici ve alti kanamalar,
4. Retina altinda sivi birikmesi,
5. Retinanin damarsal hastaliklari,
6. Dogumsal ve herediter hastaliklar,
7. Yasa bagli makula hastaliklari (YBMD),
8. Retina Tumorleridir.
Tedavi Yontemleri: Bozuklugun tipine gore, tibbi tedavi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavi seklindedir.


Erken teshis tedavinin ilk basamagidir,bu nedenle goz Check-Up'inda standart goz muayenesine ek olarak yapilmasi gereken muayeneler;

Ekzoftalmometre ile kontrol, Derinlik hissi muayenesi, Renk gorme muayenesi, Korneal topografi, Konfrontasyon testi, Goz ultrasonografisi, Biometri, Pakimetri, Goz yasi testi: Schiermer testi ve Florescein kirilma testi, Kontrast duyarlilik testi.
GOZ TUMORLERi

Cocuklarda gozbebeginde beyazlik oldugunda, gozun renkli kisminda renk degisikligi gelistiginde ve sebepsiz yere gormenin azaldigi durumlarda goz tumorleri yonunden inceleme yapilmalidir. Goz kapaklarinda buyume gosteren kitlelerden gerekirse biyopsi alinmalidir. Goz tumorlerinin tipine, yerlesim yerine ve hastanin yasina gore, lazer tedavisi, kriyoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedavi gerekebilir.



OPTiK SiNiR VE GORME YOLLARI HASTALIKLARI

Gormede azalma ve gorme alaninda daralma seklinde belirtilerle kendini belli eder. Bu gibi durumlarda optik sinir ve gorme yollari hasarina yol acan etken faktorlerin belirlenmesi ve onlara yonelik tibbi veya cerrahi tedavi uygulanmasi esastir. Gerektiginde beyin cerrahisi ve Noroloji bolumleriyle isbirligi yapilmalidir.


KONJONKTiViTLER



Allerjik, mikrobik, kimyasal konjonktivitler olabilir. Gozde akinti, sulanma, kasinti, yabanci cisim hissi ve yanma tarzi sikayetler olabilir. Tedavisi goz damlalariyladir, agir durumlarda sistemik tedavi gerekebilir.



UVEiTLER, GOZ iCi iLTiHAPLARi ve BEHCET HASTALiGi


Gozde kizariklik, agri ve gorme azalmasi tarzinda bulgular vardir. Etken faktore yonelik tedavi uygulanmalidir. Topikal goz damlalari, sistemik tedavi ve bazi olgularda lazer tedavisi uygulanabilir. Agir olgular hastanede yatirilarak tedavi uygulanmalidir ve cerrahi tedavi gerekebilir.


KERATiTLER ve KORNEA HASTALiKLARi


Saydam tabakanin bulaniklasmasiyla gormeyi ileri derecede bozabilir. Korneanin ilttihabi enflamasyonu anlamina gelen keratitlerde etkene yonelik ve ciddi olgular da hastanede yatarak tedavi uygulanmalidir. Kontakt lens kullananlarda keratit gelisme riski daha fazladir.

Dogustan olan ve gormeyi etkileyen kornea bulaniklariyla, gorme aksini kapatan kalici kornea bulanikliklarinda keratoplasti (goz nakli) uygulanmalidir.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:24:05    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

göz temizliği



Göz temizliğinde yanlış inanışlar :
Göz temizliğinde halk arasında sık yapılan bazı yanlış uygulamalar mevcuttur.

Göze çayla kompres, tükürmek, kaçan bir şeyi dil ile almak ve benzeri yanlış uygulamalar; gözde mikrobik hastalıkların oluşmasına davetiye çıkarmaktadır.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kuddusi Erkılıç yaptığı açıklamada, sağlıkla ilgili her alanda olduğu gibi göz konusunda da halk arasında birçok yanlış inanış bulunduğunu söyledi. Göz temizliği konusunda halk arasında yapılan birçok uygulamanın, tıpta yeri olmadığını kaydeden Erkılıç, ilaç sektöründeki gelişmelerle artık bu tür uygulamalara gerek kalmadığını bildirdi.

Erkılıç, göz temizliği konusundaki bazı yanlış inanışları şöyle sıraladı:


>>>


Ilık çay ve sütle kompresin gözü temizlediğine inanılıyor. Bunlarla sadece sıcaklıklarından dolayı masaj etkisi olduğu için kısmen rahatlama sağlanabilir, ancak hiçbir faydası yok. Aksine hijyenik ortamlarda yapılmadığında mikropların göze rahatlıkla yerleşmesine neden olur.

Gözde kızarma ve sulanma durumlarında bazı insanlar, başkasının göze tükürmesinin faydalı olacağına inanıyor.

Göze bir şey kaçtığında da dil ile o şeyi alması da yanlış bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumlarda da başkalarının taşıdığı mikrobik hastalıkların kolayca yayılması sağlanıyor. Yani bu tür uygulamaların tıpta yeri olmadığı gibi fayda yerine birçok zararı da beraberinde getirmektedir.”

Doç. Dr. Kuddusi Erkılıç, hijyenik ortamlarda yapılmayan makyaj ve göze sürülen sürmenin de aynı şekilde mikrobik hastalıklara davetiye çıkaracağını sözlerine ekledi
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:25:04    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

göz tembelliği ve tedavisi



GÖZ TEMBELLİĞİ NEDİR? NASIL TEDAVİ EDİLİR?



Göz tembelliği erken çocukluk çağında ortaya çıkan ve bir gözün yeterince görememesi şeklinde tanımlanabilecek bir durumdur. Göz tembelliğine her 100 kişiden 3’ünde rastlanmaktadır. Göz tembelliği ancak küçük yaşlarda tespit edilebilirse tedavi edilebileceğinden ebeveynlerin bu konuda son derece hassasiyet göstererek erken yaşlarda çocuklarının göz muayenesi olmalarını sağlamaları gerekmektedir.



Normal Görme Nasıl Gelişir?

Bebekler doğduklarında ancak belirli oranlarda görebilmektedirler. Gözlerini kullandıkça görme potansiyelleri artmaktadır. İlk 9 yaş içinde görme sistemi tam olarak gelişmekte ve daha sonra belirgin bir değişiklik olmamaktadır. Eğer bir göz tüm düzeltmelere rağmen tam kapasiteli göremiyorsa bu durum kişinin hayatında olumsuz bazı etkilere yol açar. Mesela bazı mesleklerde (askerlik, pilotluk gibi) göz tembelliği olanlar yer alamazlar.



Göz Muayenesi Ne Zaman Yapılmalıdır?

Tüm çocukların 4 yaşına gelmeden önce herhangi bir sorun olmasa da mutlaka bir göz doktoru tarafından muayene edilmiş olması gerekmektedir. Bu arada doğumdan itibaren hem ailenin gözlemleri hem de çocuk doktorlarının bazı tespitleri ile gerekli hallerde çok erken dönemlerde de göz muayenesi yapılabilir.



Neler Göz Tembelliğine Yol Açabilir?

Göz Tembelliği gözlerin normal olarak kullanılmasını engelleyen her türlü durumda ortaya çıkabilir. Çoğu vakada göz tembelliğine yol açan durumlar kalıtsal olabilir. Özellikle ailesinde göz tembelliği olan çocuklar göz doktoru tarafından mutlaka muayene edilmelidir.



Göz tembelliğinin 3 temel sebebi bulunmaktadır.

Şaşılık : Kayan gözde genellikle tembellik oluşmaktadır.

Kırma Kusurları : Mevcut olan yüksek kırma kusuru nedeni ile bir göz diğerinden çok bulanık görmekte ise bu göz görsel gelişimini tamamlayamayarak tembel hale gelmektedir. Görünüşte gözlerde herhangi bir problem olmadığı için tespit edilmesi en zor olan göz tembelliği tipi budur. Aileler çocuklarının gözünde bir kayma tespit ettiklerinde hemen muayenesini sağlamakta ancak diğer durumlarda genellikle göz muayenesi okul dönemine kadar gecikmekte ve bu durumda da çoğu kez geç kalınmış olmaktadır. Bu nedenle 4 yaş öncesinde tüm çocukların şikayet olsun olmasın, mutlak surette göz muayenesi olmaları gerekmektedir.

Saydam olması gerekli göz dokularında bulanıklık : Bu durumun başında katarakt gelmektedir. Bu tip göz tembelliği en erken gelişen göz tembelliğidir. Dolayısı ile her yeni doğanın mutlak bir çocuk doktoru tarafından son derece kolay bir test olan kırmızı yansıma testine tabi tutulması ve bir anormallik halinde acilen göz doktoruna muayenesi gereklidir. Çünkü bu tip göz tembelliği çok erken ve çok derin olarak gelişmektedir. Doğumsal katarakt mümkün olan en kısa zamanda cerrahi olarak tedavi edilmelidir.



Göz Tembelliği Nasıl Teşhis Edilir?

Bu çoğu kez oldukça zor bir durumdur. Çünkü çocukların görme muayeneleri 3.5-4 yaş öncesinde oldukça güçlük arz etmektedir. Daha küçük çocuklarda ve bebeklerde sağlam gözün doktor tarafından elle kapatılması haline tepkiyi değerlendirmek gibi bir takım yöntemlerle göz tembelliği olan göz tespit edilmeye çalışılır. 4 yaş öncesi muayenede göz doktoru temel olarak şunları yapar. Gözlerde herhangi bir kayma olup olmadığını muayene eder. Daha sonra saydam ortamlarda herhangi bir bulanıklık olup olmadığına bakar, göz bebeği bir damla ile genişletilerek, her iki gözün refraksiyon (kırma) değerleri ölçülür. Burada önemli olan nokta özellikle bir gözde, diğerinin çok üzerinde bir kırma kusuru olup olmadığıdır. Bunun dışında her iki gözdeki yüksek kırma kusurları da dikkate alınır. Kırma kusuru muayenesi dışında retina (görme zarı) ve optik sinir (görme siniri) muayenesi de yapılarak muayene tamamlanır.



Göz Tembelliği Nasıl Tedavi Edilir?

Göz tembelliğinde tedavinin esası zayıf gözün kullandırılmasına dayanır. Bu, sağlam gözün özel bir bandajla haftalar bazen aylar boyunca kapatılması ile yapılır. Önce gerekli olan reçete edilir. Çocuk bunu kullanmaya başlar ve kapama tedavisi yapılır. Şaşılıkta eğer bir cerrahi müdahale yapılacaksa genellikle önce göz tembelliği giderilmeye çalışılmaktadır. Ameliyat öncesi belli bir dönem kapama tedavisi yapılır, ameliyat uygulanır, daha sonra bir müddet daha kapama yapılmaya devam edilir. Aileler ne yazık ki kayma ameliyatından sonra her şeyin yoluna girdiği düşüncesiyle kapama yapmayı bırakabilmektedirler. Tek başına cerrahi müdahale, oluşmuş göz tembelliğini gideremez. Göz doktorunuz kapamanın nasıl yapılması gerektiği ve kapama sırasında ne gibi şeyler yapılması gerektiğini size açıklar. Bundan sonrası ise tamamen sizin sabrınıza kalmıştır. Çocuklar kapama yapılmasından hiç hoşlanmazlar. Ve bunu reddederler. Ancak ebeveyn olarak bu dönem, sizin ilgi ve sabrınızla, başarılı bir şekilde yaşanabilir. Yaşamları boyunca göz tembelliklerinin mevcudiyeti nedeniyle yaşayacakları sıkıntıları düşünerek bu günlere sabırla yaklaşmalısınız.



Az Görme Önlenebilir Bir Problemdir.

Başarıda en önemli nokta göz tembelliğinin teşhis zamanıdır. Eğer erken teşhis ve düzenli tedavi yapılırsa çoğu kez normal görmeye ulaşılabilmektedir. 9 yaş sonrasında yapılacak kapamanın herhangi bir faydası olmamaktadır. Katarakt gibi sebeplerle ortaya çıkan göz tembelliklerinde çok seri davranmak gereklidir. Erken bebeklik dönemlerinde cerrahi ve kapama tedavileri ile müdahale yapılmalıdır.

Tekrar hatırlatalım ki 4 yaş öncesinde tüm çocukların şikayet olsun olmasın, mutlak surette göz muayenesi olmaları gerekmektedir
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:25:42    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Göz Yorgunluğu



Göz Yorgunluğu
Gözlerimizde fazla bilgisayar kullanımı sonucu oluşan CVS modern bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Bilgisayara bağlılığımız artıkça; bel, sırt ağrıları, boyun bölgesinde rahatsızlıklar ve gözlerimizde CVS (göz yorgunluğu rahatsızlığı) hastalığı ile karşılaşabiliriz. Bunun nedenleri arasında en genel belirti bilgisayar ekranının televizyon ekranı gibi somut görüntü vermemesidir. Bilgisayar ekranlarında pixell denilen küçük noktalar bulunmaktadır. Gözlerimizin pixellerden oluşan bu görüntüleri hafızada kayıtlı tutabilmesi için normalden çok daha fazla çalışması gerekmektedir. Bütün bu açıklamalara rağmen bilgisayar ekranlarının her hangi bir göz bozukluğuna yol açtığı henüz ispat edilmemiştir. Genelde çok fazla kitap okumanın ya da küçük ve ayrıntılı el işlerinin göz bozukluğuna neden olduğunu düşünülmektedir. Fakat uzmanlar bununla ilgili kesin bir kanıt bulamamışlardır.

Göz yorgunluğuna bağlı başağrısı olur mu?
Uzun süreli gözlerin kullanımı her türlü başağrısını artırır, fakat göz yorgunluğuna bağlı başağrısı ancak gözlerin çok uzun süre kullanımından sonra ortaya çıkar. Başağrıları sıklıkla gözde problem var gibi belirti verdiği için kronik başağrısı çeken kişiler bir göz muayenesinden geçmeyi tercih ederler. Göz ağrılarının nadiren göz hastalığı veya gözlüğe ihtiyaçtan kaynaklanmasına rağmen göz doktoru da başağrısının sebebini bulma konusunda yardımcı olabilir. Göz hastalığı varsa tanısı konur ve göz doktorunuz tarafından tedavisi planlanır. Başağrısının sık olmayan bir sebebi varsa daha ileri tetkik ve uygun uzmana sevk gerekebilir. Başağrısı yaygın bir problem olduğu için, kronik ve tekrarlayan başağrısı olduğunda detaylı bir muayeneden geçirilmeniz önerilir. Bazı olgularda göz muayenesi olmak da gerekebilir. Başağrısı olduğunda glokomdan fazla şüphelenilmez, çünki ani yükselen göziçi basıncı daha çok gözde ağrı yapar.

Uzaktan ve yakından bir noktaya odaklanmanın zorlaşması Gözlerin kuruması ve kızarması Göz yorgunluğu Belirli bir dinlenme süresi sonucunda geçen baş ağrısı Kontak lens kullananlarda lenslerin rahatsız etmeye başlaması. Boyun, omuz ve sırt bölgesinde oluşan ağrılar. Böyle bir durumda mutlaka bir doktora danışmamız; doktorumuza çalışma ortamımız, iş alışkanlıklarımız ve gözümüzdeki belirtilerle ilgili ayrıntılı bilgi vermemiz önerilmektedir.

Bazı Öneriler:
Eğer gözlük kullanıyorsanız sizin için doğru gözlük olup olmadığını kontrol edin. Gözünüzün kurumasına izin vermeyin ve sürekli olarak kırpın. Ara sıra ekrandan farklı bir yere bakarak konsantre olmaya çalışın. Ekrana yakın oturmayın. Monitörünüzü göz seviyenizden aşağı şekilde yerleştirin.Ekranınızın renk ve parlaklığını ayarlayın ve öyle kullanın.Çok parlak ve göz alıcı olmamasına dikkat edin. Sık sık oturuş pozisyonunuzu kontrol edin. Dik oturun.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:27:10    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Göz kuruluğu



GÖZ KURULUĞU NEDİR?
Bazı insanlar gözlerini ıslak ve rahat tutacak kadar göz yaşı salgılayamamaktadır. Batma, yanma, dumandan aşırı derecede rahatsız olma gibi şikayetleri olabilmektedir. Kontak lens kullanımınıda zorlaştırmaktadır.Gözdeki yaşarmada kuru gözün bir belirtisi olabilmektedir.Temel salınan göz yaşında azlık varsa göz yaşı bezinde irritasyona bağlı olarak daha fazla göz yaşı salgılanacaktır. Böylece göz genel olarak kuru olsada sulanma nedeniyle gerçek sorun maskelenecektir.

Gözyaşının yapısı nasıldır?

Ağladığımızda yada gözümüz tahriş olduğunda gözyaşımız akar ancak aslında gözyaşının daha önemli görevleri vardır. Gözyaşından meydana gelen ince bir tabaka gözümüzü kırpmamızla birlikte gözümüzün üst kısmını kaplar ve korneanın üzerinin düz ve temiz kalmasını sağlar. Göz yaşı tabakası olmasa net görmemiz mümkün olmayacaktır.

Gözyaşı film tabakası 3 ayrı bölümden oluşmuştur: yağlı, sulu ve mukuslu bölümler.

Dıştaki yağlı kısım gözkapak kenarındaki meibomian bezlerinden salınır. Bu kısmın görevi gözyaşının üstünün düz kalmasını sağlamak ve buharlaşmasını önlemektir.

Ortadaki sulu kısım 3 tabakanın en kalınıdır ve göz yaşının normalde bildiğiniz kısmını oluşturur. Bu bölüm gözün ve göz kapağının üstünü kapatan ince bir zar olan konjunktivadan ve göz yaşı bezinden kaynaklanmaktadır ve yabancı cisimlerden gözü temizlemektedir.

En içteki tabakada konjunktiva tarafında üretilir. Bu kısım suyu göz üzerine eşit olarak dağıtır ve korneanın hep ıslak kalmasını sağlar. Mukus olmasaydı gözyaşı göze yapışmayacaktı.

Göz yaşının farklı tipleri nelerdir?

2 farklı gözyaşı vardır: gözü sürekli ıslak tutan bazal sekresyon ve ağladığımızda ve gözümüz tahriş olduğunda salınan refleks sekresyon.

Kuru gözün nedeni nedir?

Yaşla birlikte gözyaşı salgılaması azalacaktır. Her iki cinstede gözüksede bayanlarda menapozdan sonra dahada fazla gözükmektedir.

Kuru göz ayrıca artrit, ağız kuruluğu ile beraber görülen sjögren sendromundada görülebilmektedir. Birçok ilaçta göz kuruluğuna neden olabilmektedir.

Kuru göz tanısı nasıl konmaktadır?

Göz doktorları bu tanıyı kolaylıkla koyabilmektedir. Gerek hastanın şikayetleri gereksede biyomikroskop muuayenesi yeterlidir. Bazı durumlarda göz kapağının içinekonulan özel bir kağıt ile yapılan schirmer testi ile göz yaşı salınım miktarıda tespit edilebilir.

Tedavisi nasıldır?

Eksik olan gözyaşı suni gözyaşları tarafından tamamlanabilmektedir. Bunun yeterli olmadığı bazı durumlarda gözyaşı kanallarıda tıkanabilmektedir.

Bunlarla birlikte bulunduğunuz ortam nemli tutulmalı, sıcak ortamlardan kaçınmalı, sigara dumanından uzak durulmalıdır
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:28:07    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

hipermetropi



Cisimlerde gelen görme noktasının tam üstünde kesilmesi gerekirken, daha çok göz küresinin boyunun normalden uzun olmasına bağlı olarak görme noktasının önünde oluşmasıdır.




hipermetroplar, değişen seviyelerde bu rahatsızlığı tolere edebilirler. Ancak uzun süren yakın mesafeli çalışmalarda ve 40 yaş sonrası net görmekte zorlanırlar ve baş ağrısı oluşur. Bunun sebebi, gözün uyum mekanizmasının yetersiz gelmesi ve gerekli olan artı numaralı düzeltmenin gözün iç merceği tarafından yapılmamasıdır.


Bu bozukluğun düzeltilmesinde ilk adım ince kenarlı artı numaralı mercekleri gözün önüne yerleştirerek görüntüyü optik olarak tekrar görme noktası üzerine taşımaktır. Bu sayede görüntü görme noktası üzerine düşer ve net bir görüntü oluşur. Artı numaralı mercekler görüntüyü bir miktar büyütürler. Buna bağlı olarak bu gözlüğü takan insanların gözleri de büyük görünür.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:28:41    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

iris iltihabı iritis



Sıklıkla genç erişkinlerde görülür ve vakaların çoğunda neden frengidir. Kornea yaraları, şeker hasta1ığı, romatizma, diş apseleri ve burun iltihapları da iritis nedenleri olabilir.

Belirtileri:

Gözde şiddetli ağrı duyulur. Göz aşırı sulanır ve kızarır. Hasta, parlak ışığa bakamaz. Korneanın rengi bulanıklaşır ve gözbebeğinin ışığa karşı refleksleri düzensizleşir.

Seyri:

Gözbebeğinin refleksleri zamanla tamamen kaybolur ve görme iyice bulanıklaşır. Böyle bir kriz birkaç hafta sürebilir.

Tedavi:

Nedene yöneliktir. Dinlenme, camları koyu renkli gözlük kullanılması, fazla okumaktan kaçınılması salık verilir. Ayrıca, göze ılık pansuman yapılır ve ağrı giderici ilaçlar verilir. Atropinli damlalar ya da merhemler kullanılır
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:29:21    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Katarakt



Kataraktın kelime anlamı "hızla aşağı doğru akan su" ya da başka bir deyimle "çağlayan" dır. Bu benzetmenin ilk kullanımı 11. yüzyıla kadar dayanmakta olup, arapça aynı anlama gelen “nuzul-el-ma” kelimesinin latince ifade edilmesiyle ortaya çıkmıştır, halkımız arasında da yine aynı benzerlikten dolayı “ak su” ifadesi kullanılmaktadır.
Katarakt hastalığı, saydam olan göz merceğinin bu saydamlığını yitirmesi ve gözbebeğinden normalde alınan siyah reflenin, yerini opak-beyaz refleye bırakması ile karakterizedir. Tarih boyunca, bu beyaz refle, hızla akan suyun aldığı renge benzetilerek “katarakt” terimi kullanılmıştır, halen de tüm dünyada aynı ortak bir terim kullanılmaktadır.

Kataraktla birlikte renkler canlılığını kaybeder, görme azalır : Bulanıklaşan göz merceği, dışarıdan gelen ışıkların göz içine, görme noktasına ulaşmasını engeller, böylelikle kataraktlı hastalarda görme bulanıklaşır ve görme kalitesi düşer. Başlangıçta kataraktlı hastaların görmeleri henüz belirgin olarak azalmasa da dünyayı daha soluk ve cansız görürler. Başka bir deyişle katarakt gelişimi ile dünyaya açılan pencelerimize yavaş yavaş bulanık bir perde inmektedir. Diğer belirtiler ise özellikle aydınlık ortamlarda gözlerde kamaşma, gözlük numaralarında hızla değişme şeklinde özetlenebilir.
Yaşlılık kataraktında bir yandan görme bulanırken, diğer yandan da özellikle mavi renkte azalma, sarı renkte artma şeklindeki renk görme bozukluğunu görmekteyiz

Yaşamının ileri yıllarında, gelişen kataraktına bağlı olarak, ünlü ressam Van Gogh'un resimlerinde de sarı hakimiyetini dikkat çekicidir
Diabetik kataraktta ise, loş ortamda normale yakın görmeye karşın ışıklı ortamda azalan ve ışıkların etrafında halolar görmeyle karakterize görme yakınması belirgindir. Bu kişiler araç kullanırken, otomobil farlarından fazlaca etkilenirler. Bazen bu yakınma, normal oda aydınlatmasında ve loş ortamda iyi görebilen bir araç sürücüsü için ameliyat nedeni olabilir.

Diabetik kataraktta özellikle ışıklı cisimlere bakarken ortaya çıkan görme bozukluğu dikkat çekicidir. Katarakt gelişimini önlemek mümkün mü?
Katarakta neden olabilecek pek çok hastalık, ilaç ve çevresel faktör mevcuttur. Ancak, katarakt gelişiminin en önemli nedeni yaşın ilerlemesidir. İlerleyen yaş, nasıl bazı insanları diğerlerinden daha erken ve daha fazla etkiliyorsa, katarakt da bazı insanlarda daha erken ve belirgin olarak ortaya çıkar, ama yaşlanma önlenemedikçe, kataraktın da önlenmesi mümkün görünmemektedir. Günümüzde henüz katarakt gelişimini engelleyecek veya bulanıklaşan lensi tekrar saydamlaştıracak tedavi yöntemi bulunamamıştır.

Diabetik kişilerde katarakt iki kat sık görülür
Bazı hastalıklarda, özellikle de "Diabet"te katarakt sıklığı artmaktadır. Diabetli hastalarda hem yaşa bağlı katarakt daha erken ortaya çıkmakta, hem de yaşlılık kataraktından çok daha erken yaşlarda diabete bağlı katarakt görülmektedir. Diabetli hastalarda hastalık süresi, kan şekeri kontrolü ve yaş, katarakt gelişiminde etkilidir. Gelişiminde çok sayıda faktörün etkili olduğu kataraktın, önlenmesi de buna bağlı olarak güçleşmektedir. Ancak, diabet hastalarında iyi kan şekeri kontrolü kataraktın ilerlemesini yavaşlatabilir.

Kataraktın tedavisi ameliyattır
Oldukça sık görülen bir hastalık olduğundan, katarakt ameliyatının tarihçesi de milattan önce 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Yani 4.000 yıl önce de katarakt ameliyatı yapılıyordu. Tarih kitaplarında ilk katarakt ameliyatının Babil'de, bulanıklaşan göz merceğinin göze uygulanan bir darbe ile göz içine düşürülmesi şeklinde yapıldığı bildirilmektedir. Bulanıklaşan ve bağları güçsüzleşen mercek, gözün içine (vitreusa) düşürülerek, görme hattında yarattığı bulanıklık ortadan kaldırılıyordu. Yüzyıllarca bu ilkel, ancak başarılı teknik kullanıldıktan sonra 1747'de, yani bilinen ilk katarakt ameliyatından 3750 yıl sonra, daha modern bir teknik geliştirilmiş, bulanıklaşan mercek, göziçine düşürülmek yerine gözün dışına alınmaya başlanmıştır. Alınan merceğin yerine, bir başka mercek konulmadığı için, katarakt ameliyatı olan hastalar 1950'li yıllara kadar çok kalın camlı (10-13 dioptri) gözlüklere ihtiyaç duymuşlardır. İkinci dünya savaşında İngiliz savaş uçaklarının gölgeliklerinin yapımında kullanılan plastiğin, çatışmalar sırasında pilotların gözüne kaçtığı ve gözde yabancı cisim reaksiyonu yaratmadığı gözlenmiş, ilk göz içi merceği fikri bu şekilde doğmuştur. 1990'lı yıllara kadar, sert göz içi mercekleri başarıyla uygulanmış, son yıllarda katlanabilen (yumuşak) merceklerin geliştirilmesiyle günümüzdeki modern ameliyat tekniklerine ulaşılmıştır. Göziçi mercekleri, diğer organ protezlerinin aksine, bir daha değiştirilmesine gerek olmamak üzere, göziçine yerleştirilmekte, kişinin eskitemeyeceği kadar uzun süre yerinde kalmaktadır.
En konforlu ameliyat !
Sadece göz damlası ile sağlanan anesteziyi takiben dikiş gerektirmeyecek kadar küçük bir kesiden göz içine girilmekte, bulanıklaşan mercek ultrasonik ses dalgaları ile temizlenmekte ve yerine hasta için uygun göz içi lensi takılmaktadır. Ameliyat öncesi yapılan ölçümler sayesinde her bireyin ihtiyacı olan lens gücü belirlenmekte, bu sayede ameliyat sonrası gözlük ihtiyacı da en aza indirilmekte, hastanın beklentileri de göz önüne alınarak ideal gözlük numarasının elde edilmesi mümkün olmaktadır. Bu gelişmeler ve elde edilen başarılı sonuçlar dikkate alındığında katarakt ameliyatının en konforlu cerrahi girişim olduğu ortaya çıkmaktadır. Her görme azlığının tek nedeni katarakt olamayacağından, kişinin bu ameliyattan ne kadar yarar göreceği, ameliyat öncesi muayenelerle değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme, kataraktı bembeyaz hale gelmemiş, yani henüz gözdibi muayenesi yapılabilen olgularda % 100'e varan güvenilirliktedir.

Ameliyat kalitesinin artması ile paralel olarak, ameliyat zamanlaması da değişmiştir. Bugün katarakt ameliyatının zamanı, hastanın ihtiyaç duyduğu andır. Kişinin günlük aktivitesi, mesleki özellikleri dikkate alınarak hekim ile hasta birlikte ameliyat zamanını belirlemelidir. Net görmenin önemli olduğu mesleklerde kataraktın çok erken evrelerinde ameliyat yapılarak, görme kalitesini artırmak mümkündür.

Katarakt tekrar eder mi ?
Başarılı bir katarakt ameliyatından sonra kişide tekrar katarakt gelişmesi mümkün değildir. Çünkü kişinin opaklaşan merceği alınmış, yerine yapay bir mercek konulmuştur. Ancak, katarakt ameliyatı geçirmiş kişilerde, yapay merceği yerleştirdiğimiz yer, doğal mercek zarına (kapsülüne) ait ceptir. Bu zar (doğal merceğin kapsülü) zamanla opaklaşabilir ve hasta katarakt ameliyatından önceki gibi bulanık-mat görmeye, ışıkların etrafında halolar görmeye başlayabilir. Bu durumda, aynen bir göz muayenesi olur gibi, lazer bağlantılı biomikroskopa yüzünü yerleştiren hasta, tamamen ağrısız olmak üzere, opaklaşmış lens kapsülünün merkezinde yaratılan açıklıkla, önceki iyi görmesine kavuşturulur.

Diabetli hastaların yarısı hayatında bir kez ameliyat olmaktadır ve katarakt ameliyatı yapılan hastaların %10'unu diabetliler oluşturmaktadır. Lokal anestezi, diabetik olguların da sistemik durumlarına bağlı herhangi bir kısıtlama olmaksızın ameliyat olabilmelerine imkan sağlamaktadır. Bazen hastaların görme ihtiyaçları, bazen diabetik retinopatinin takibi ve laser fotokoagülasyon ile tedavisi için katarakt ameliyatı kaçınılmazdır. Ancak modern teknolojinin, tıbba sunduğu imkanlarla, katarakt ameliyatı bugün korkulacak bir girişim olmaktan çıkmış, en konforlu ameliyat haline gelmiştir. Aydınlık ve güzel günler dileğiyle...


Hazırlayanlar :
Op. Dr. E. Deniz Eğrilmez
Op. Dr. Sait Eğrilmez
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:29:46    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Keratokonus



Keratokonus; korneanın normalde küresel olan yapısının giderek konik bir şekle dönüşerek incelmesinden kaynanan yüksek miyopi, yüksek ve düzensiz astigmatizma ve görme azlığına neden olduğu, çok da nadir rastlanmayan bir hastalıktır. Ortalama rastlanma oranı yüzbin kişide 30-250 arasındadır.
Bu kişiler gözlükten fayda görmeyecek (gözlükle tatminkar görme artışı sağlanamayacak) hale geldiklerinde, bu hastalık için üretilmiş sert kontakt lensler kullanılmaya başlanır. Kontakt lens ile tüm keratokonus olgularının % 80'i ömrünün geri kalanında tatminkar bir görmeyi yakalar. Ancak % 20'lik geriye kalan keratokonus hastaları, ancak gözün kornea tabakasinin 7.5-8.5mm'lik merkezi bölümünün, hastalıksız bir insanın korneası ile değiştirildiği ve halk arasinda "Göz Nakli", fakat gerçek anlamda "Kornea Nakli" adını verilen ameliyatla görmesi mümkündür.


Kornea damarsız bir doku olup organ nakillleri icinde red riski (alıcı kişinin vücudunun nakledilen dokuyu red etmesi riski) en düsük olanıdır.
Keratokonus olguları da kornea nakilleri arasinda en başarılı olanıdır. Nakledilen parçanın saydam kalma başarısı % 95'in üzerindedir. *

* Bu istatistiklerin alındığı Ege Ün. Tıp Fak. Göz Hast. Kliniği'nde her yıl yaklaşık 50 adet kornea nakli ameliyatı yapılmaktadır. Bu klinikte, olguların % 60-65'i keratokonustur. İzlenen olgu sayısı 350, yıllık nakil sayısı 50-55'tir.

Op. Dr. Sait Eğrilmez
Ege Üniversitesi Tip Fakültesi
Göz Hastalıkları Anabilim Dalı
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 07 Haziran 2009, Pazar 09:30:16    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Kolobom coloboma




Kolobom; gözle ilgili herhangi bir oluşumun (göz kapağı, retina,iris gibi) doğumsal gelişim kusurudur. Genelde yarık şeklinde kendini gösterir. Gözün embriyolojisinde 4 haftalık fötus evresinde, gözü oluşturmak üzere ön beyinden çıkıntı yapan parçacık, gözün küresel bir yapıya dönüşmesi için kendi içine çökerek birleşir. Bu kapanma (birleşme) kusurları kolobom olarak bilinir. Durumun ağırlığına göre retina, makula, optik sinir, koroid, lens, iris, kapak kolobomu tekil olarak veya birkaçı bir arada ortaya çıkabilir. Ancak olay herzaman gözlerde belirgin bir yarık şeklinde algılanmamalı, göze ait herhangi bir oluşumun gelişiminin tam olarak tamamlanmadığı şeklinde algılanmalıdır.

Koloboma neden olarak ailevi geçiş kesin bir neden olarak saptanmamıştır ancak, hastalıkların belirli kromozomal hastalıklarla ilgili olduğu bilinmektedir. Schmid Fraccaro sendromu, Trisomy 18 (E- sendromu) gibi kromozomal hastalıklarda kolobom meydana gelebiir.

Sebebi açıklanamayan tüm doğumsal anomalilerde olduğu gibi, ailevi risk olup olmadığı dikkatlice araştırılmalıdır.

Kolobomun etkileri hastalığın şiddetine ve problemin yerine bağlı olarak değişir. Açıklık genelde gözün alt kısmındadır.

Lens kolobomu; eğer büyükse iris ve koroid tabakada kusurlara eden olabilir ve retina tabakasında yırtılma meydana gelme olasılığını biraz arttırır. Şiddetli olgularda, gözün büyüklüğünde azalma meydana gelebilir. Buna mikroftalmus adı verilir. Ancak mikroftalmus, kolobom olmadan da meydana gelebilir.

İris kolobomu, pupilde anahtar deliği görünümü verebilir. Merkezi görmede hasar oluşabilir.

Bazı kolobom olgularında, nörolojik ve kromozomal problemler de var olabilir. Bunlardan birisi son derece nadir görülen CHARGE hastalıklar grubudur. (C - Coloboma; H - Heart defects (kalp problemleri); A - Atresia of the choanae (arka burun deliklerinin kapalı olması); R - Retarded growth and development (büyüme ve gelişme geriliği); G - Genital hypoplasia (yetersiz cinsel organ gelişimi, inmemiş testis gibi); E - Ear anomalies (kulak anomalileri)).

Yine küçük göz, fazla parmak ve zeka geriliği koloboma eşlik edebilir. Görme yeteniğinde azalma, nistagmus, şaşılık, fotofobi ve görme alanı kaybı hastalarda bulunabilir.

Tedavi

Hastalığın durumuna göre tedavi yöntemleri farklılık göstermektedir.

Retina dekolmanı (ayrılması) durumunda vitrektomiyi takiben lazer (argon veya kripton) ile retina altta yatan yapılara tutturulur.

İris kolobomunda, kozmetik amaçla kontakt lensler kullanılabilir.

KOLOBOM KONUSUNDA BİR GÖZ UZMANI HEKİME BAŞVURULMALIDIR
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !


Mesajları Göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Sağlık ve Tıp Tüm saatler GMT + 3 Saat
Sayfa Önceki  1, 2, 3  Sonraki
2. sayfa (Toplam 3 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com. This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse to include even this then support on our forums may be affected. The phpBB Group : 2002 // --> Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Forums ©
Copyright © 2008 Oymalitepe.Net & Site Kurulumu-Düzenleme: L@ZKaN - kuzeyinoglu - ^^KaRaYeL^^