Anasayfa | Fotograf Albümü |Forumumuz |Downloads | Hesabınız | Ziyaretçi Defteri|İletişim| Radyo

Oymalitepe.Net :: Başlığı Görüntüle - 4.KONUK TUĞRUL GÜRSOY ..
 SSSSSS   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun   GirişGiriş 

4.KONUK TUĞRUL GÜRSOY ..
Sayfa Önceki  1, 2, 3  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Forum Üyeleri... Haftanın Konuğu... Forum Üyeleri... Haftanın Konuğu...
Önceki Başlık :: Sonraki Başlık  
Yazar Mesaj

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 04 Haziran 2009, Perşembe 09:32:07    Mesaj Konusu: Re: ZaKDaRiZa Alıntıyla Cevap Ver

ZaKDaRiZa demiş ki:
Tugrul bey bu kadar samımı ve güzel cevaplarınızdan dolayı teşekkür ederim. Bütün sorulara içtenlikle ve kısa olmayan cevaplar verdiniz. Arkadaşlarımda çok güzel sorular sordular. Pek soracak kaldımı bilmiyorum. Bende diyorumki:


1 elinizdeki bardagın içkiyi bıtrakmadan önce viski bardagı oldugunu sölediniz. O halde bıraktıktan sonraki faydalarını içerken olan zararlarını gençlerimize anlatırmısınız.
2 Sıgara kullanıyormusunuz? Kullanıyorsanız bırakmayaı düşünüyormusunuz ?
3 Hıç tanımadıgınız birisi karşıdan gelirken sizi görünce tatlı bir temessüm edince ne hissedersiniz ?
4 Harcama ıle tükenmiyecek bir paraya sahıb olsaydınız neler yapardınız ?
5 Mükemmel bir ilme sahıpsınız. hepimiz fanıyız ve göçecegiz. Allah sızlere gecındenb versın. insanlara arkanızda yararlanmaları için bir hediye yani bir kitab bırakmayı düşünüyormusunuz. Düşüncenizde varsa ne konuda bir eser bırakmak istiyorsunuz.
6 En çok hangi hayvandan korkarsınız.neden?
7 Mutlu bir evliliginiz var.rabbım hiç bozmasın insaallah. Yengemizle nasıl tanıştınız bazı zorlukları aşarakmı evlendiniz,Yoksa her şey istedıgıniz gibi mi gitti ?
8 Sizce Evlilikte mutlu olmanın ana anahtarları nelerdir?
9 Bir kişinin o günkü ışlerinin iyi gitmesinin, insanlara iyi davranmasının,Akşam evine morallı dönmesinin ana sebebi sizce nedir.
10 Hangi takımı tutuyorsunuz ?
Teşekkürler

Rica ederim Halil Bey, elimden geldiğince, samimi ve açık yanıtlar vermeye çalışıyorum. Sorularınıza gelince:

1-Bırakmadan önce de sürekli ve çok içen birisi değildim. Üniversite'ye kadar, birkaç kadeh içmişimdir, hiç kendimi kaybettiğim olmamıştı. Fakat üniversite son sınıfta, bir gece dozajı kaçırdım ve gözümü hastanede, kolumda serumlarla açtım. Ölümden dönmüşüm. Öylesine başladığım bir serüven neredeyse ölümle sonuçlanacaktı. Ondan sonra bir daha aynı seviyeye asla gelmedim. Çevremde içmeyen insan yok gibi neredeyse, bu yüzden bahanesi çok oluyordu, mangal partileri, kokteyller, seminerler, düğünler, vs. Senede birkaç kere, normalin üzerinde alkol aldığım oluyordu; eğlenceli günün sonrasında, baş ağrıları, mide problemleri ve sonunda kendimi rahat hissetmediğim bir gün olarak fatura ediliyordu. Zafer Bey'e verdiğim yanıtta belirttiğim gibi, kendi gözlerimle yasak olduğunu görerek, bıraktım. Bağımlısı olmadığımdan, hiçbir zorluk yaşamadım, sosyal buluşmalarda, içmeyerek de neşe ve muhabbetimi koruyabiliyordum. Sağlıklı olmak ve içkiye ayrılacak paranın bütçede kalması; karşılığında karaciğer, mide ve beyin aktivitelerindeki problemlere galip geldi denebilir. Bu tecrübelerimle diyebilirim ki, yeniden genç olsaydım, sanırım ağzıma sürmezdim. Gençlere tavsiyem hiç içmemeleri, ama eğer bir şekilde içmek zorunda olurlarsa, yanlarında muhakkak çok iyi tanıdıkları ve güvendikleri bir ya da birkaç kişinin bulunması, ailelerinin içki alacakları yeri ve zamanı kesinlikle bilmeleri, asla açık olarak servis edilen içkilere dokunmamalarıdır (meşrubatlar da bunlara dahildir). Aksi halde, gözlerini açtıkları yer ve bulundukları durum organlarının bile çalınmış olduğu, vahim şekillerde olabilir.

2-Rahmetli babam sigara kullanırdı, bu yüzden, Samsun'da bulunduğum sürece, her sigara içtiğinde söylenerek hatta tartışarak geçerdi. Duman kokusundan nefret ederdim. 1985 yılında ortanca kardeşim ve bir arkadaşımla Marmaris tatiline gittik. O zamanlar, otobüs turlarında, bir tepsi içinde sigara ikram ediliyordu. Ben de denemek için aldım. Dumanı içime çektiğimde hafif bir baş dönmesi oldu, bu his hoşuma gitti. Ankara'ya döndüğümde bir paket aldım, orda da ilk sigarada bu hissi yaşadım. Sonrası, hep o hissi aramakla geçti. Daha birkaç paket içmemiştim ki, dişlerimin arka yüzeylerinde zift lekesi olduğunu gördüm. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım o lekeleri çıkartamadım. Daha birkaç pakette, ömür boyu beraber yaşayacağım, lekelere kavuşmuştum. Yaklaşık 20 sene boyunca da ilk içtiğim sigaradaki hazzı alamadım. Sanki dost omuzuna yaslanır gibi, her üzüntü, sıkıntı, sevinç, iş gibi bahanelerle dumanı ciğerlerime çektim durdum. Uzun cümleler, nefes nefese kalmalarla sonuçlanır olmuştu. İşin kötü yanı, sigara içtiğim süre zarfında, kendi kokumdan da nefret eder vaziyetteydim. Evde, çocukların yanında, hiç içmedim. Her bırakmaya çalışmamda, ters giden birşey oluyor ve o bahaneyle bırakma girişimine son veriyordum. Artık bağımlısıydım. Sonrasında bari zararı azaltsın diye filtre (Friend Holder) kullanmaya başladım, 3-4 sene sürdü, babamın vefatından sonraki birkaç ay boyunca, neredeyse 3 pakete çıkmıştım. Yİne filtre almak için eczaneye gittiğim bir gün, sizde sigarayı bırakmak için etkili bir ilaç yok mu diye sordum. Aldığım yanıt ve sonrası mucize gibiydi. Zyban denen bir ilaç vardı, biraz pahalı olmasına rağmen aldım. 1 ay zarfında sigaradan kurtulmuştum. 11 Temmuz 2004 günü benim için ikinci bir doğum günü gibidir. El alışkanlığımı yenmek nikotin bağımlılığından daha uzun sürdü. Sonuç: dişlerimin arka yüzeyleri hala zift kaplı ve diş etleri çekilmeleri ile birlikte ömür boyu kalacak hediyeler olarak vücuduma nakşedildi. Bıraktıktan hemen sonra sporun da yardımıyla, ciğer kapasitesi yeniden yükselmeye başladı, kokudan da kurtuldum. Artık cebimde, ya ben bunları ne zaman harcadım demediğim, bozuk paralar da bulunmaya başladı. Gençlere tavsiyem, asla başlamayın, bir kereden ne olur bile demeyin.

3-Hiç tanımadığım birine karşıdan gelirken, gözlerinin içine bakarım, önce ben tebessüm eder, selam veririm. Ha, ben atladım, önceliği kaptırdıysam, misliyle karşılık verir, halini hatırını sorarım. Elbette ki, çok mutlu olurum, ekstra bir enerji katıldığını hissederim.

4-Önce bir vakıf kurardım. Bu vasıtayla da ülkemizdeki tüm işsizleri istihdam edecek imkanlar yaratır, elde edilecek gelirlerle de öksüz ve yetim çocuklara, evsizlere barınaklar, aş evleri yaptırırdım. Eğitim için burslar sağlar, karşılığında geri dönen bursları, yine aynı amaçla kullanırdım. Böylelikle vakfın gelirleri, yüksek amaçlar için harcanır, kendi kendine yeten, finanse eden bir hale gelirdi. Hibe yardımı, ancak bu zamandan sonra çalışamayacak, gelir elde edemeyecek, yaşlı, kimsesiz ve bakıma muhtaç kimseler için verirdim. Kendim için ise, 2 pervaneli bir uçak alır, hevesimi yenerdim.

5-Master tezim en azından bilime bir katkı olarak üniversite kütüphanesinde, araştırmacıların hizmetinde. Uzun bir süredir ara verdiğim derslere, sanırım biraz rahatladıktan sonra tekrar dönmeyi düşünüyorum. Mesleğimle ilgili, sistem elektroniği içerikli, bir kitap yazmayı düşünüyorum, ama bakalım hayat neyi getirecek. En önemli sorun zaman ki, şu sıralar pek mümkün değil gibi.

6-Küçükken bir hastalık geçirmiştim, bunun sonucunda, günde 2'er defadan, 15 gün enjeksiyon yapılması gerekti. İğne korkum bu şekilde başladı. İlkokul hayatımda, hemen hemen her iğneden kaçtım; her seferinde de rahmetli babam elimden tutup, hükümet tabipliğinde aşımı yaptırırdı. Köpek ve kedilerden de kuduz hastalığının bulaştığını biliyordum, bu yüzden iğne olmamak için, köpeklerden uzak durmaya başladım. Kediler, nispeten ürek yaratıklardı ve insanlardan kaçıyorlardı. Köpekler ise aksine, tedirgin oldukça üstünüze geliyorlardı. Bilinçaltımın da yardımıyla, bu köpek fobisine dönüştü. Sokak köpeklerinden hala tedirgin olurum ama aşılarının tam olduğunu bildiğim hiçbir köpekle sorunum olmaz, aksine severim ve oynarım.

7-Eşimle, 1984 yılında ben üniversite son sınıftayken karşılaştık, henüz hazırlık sınıfındaydı. İlk görüşte çok hoşlanmıştım. Dönem sonuna doğru, Abant gölüne bir gezi düzenledik, onları da davet ettik. Sonrasında okul bitti, ben bölümde asistanlığa başladım. Sonrasında uzun müddet göremedim. Amerika'da, MIT ve Stanford Üniversiteleriyle yazışmış, master sonrası doktora için gitmeye karar vermiştim. TOEFL sınavına girecektim. Okuldan çıkmış eve giderken, Tunus Caddesi civarlarında tekrar karşılaştım, fizik dersi verecek birilerini tanıyor musun diye sordu, ben veririm dedim. Dersi anlatırken, farkettim ki, ben cidden aşık olmuşum. Çıkmaya başladık. Amerika olayından vazgeçtim, çünkü o ABD'ye gitmek istemiyordu. Sonrası, zaten MaviNick'e verdiğim cevapta var. Doktoradan ayrıldım, askerlik ve de iş hayatı başladı. Maddi imkansızlıkları yenmek için, akademik çalışma hayatıma son vermek zorunda kaldım. İşlerin istediğimiz gibi gitmesi için epey gayret gösterdik elbette, isteyip azimle çalışarak herşeyin olabildiğini söyleyebilirim. Gerçi şu an yaptığım iş yeterince zevkli, bu bakımdan akademik çalışma hayatımı sonra erdirmek, sadece ünvansal bir eksiklik olarak kaldı, çok şükür.

8-Evlilikte başarılı olmanın tek anahtarı var o da kişilerin kendi ego ve isteklerinin, bir teknede harmanlanıp, ortak ego ve isteklere dönüşmesini sağlamaktır. Bu da fedakarlıktan geçer. "Ben"den "biz"e geçmeyi başarabilen her çiftin evliliğinin iyi gidebileceğini düşünüyorum. Evliliğin başlangıcı veya tetikleyici öğesi aşktır ama devamını sağlayan sevgidir. Aşk bir gaz lambasını yakan kibrit gibiyse, sevgi, onun yanar kalmasını sağlayan gaz, rüzgardan etkilenmemesini sağlayan cam siperlik, darbelerden uzak kalabileceği duvardaki bir çividir. Ona gülümseyerek davrandığınız her an, yaptığınız her jest, verdiğiniz değer, gaz lambasına eklenen bir miktar daha yakıttır. Umarım yeterince açıklayıcı olmuştur.

9-Pozitif düşünmesidir. Olumsuzlukları aklına getirmeden, iyiyi hedefleyerek özveriyle çalışmasıdır diyebilirim. Kişilerle ilişkilerde, kimseyi kırmamaya dikkat etmeli, hem uğraştığı işi, hem insanları sevmeli, kimseyi ezmemeli, elindekilere şükredebilmeyi bilmesidir. Aslında, bana kalırsa, bunların hepsi, tek bir nedene bağlıdır. Kim itiraf edebilir kim edemez bilemiyorum ama, benim fikrim bunun ilahi sevgiye dayandığıdır. Kim ki, gerçek anlamda inanır, yaratanı sever, o zaman insanları da, doğayı da, çevresini de sever, mutlu olur. Gerçek ödülün nerden geleceğini bilir.

10-Kendimi bildiğimden beri Galatasaray'lıyım.

Umarım yanıtlarım tatminkardır.

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

eliferdem

Elmas Üye
Elmas Üye



Kayıt: Sep 06, 2008
Mesajlar: 3901




MesajTarih: 04 Haziran 2009, Perşembe 11:23:39    Mesaj Konusu: Re: ZaKDaRiZa Alıntıyla Cevap Ver

sorular ve cevaplar çok güzel bir şekilde işliyor
çok samimi ve içten hemde yalansız

tebrik ediyorum seni komşu oğlu başarıların daim olsun (:

Halil abime sorduğum bir soruyu sizle yinelemek istiyorum


soru hiç istemeyerek de olsa yalan söylemek zorunda kalıp ilerde bunun doğrusunu açıkladığın bir olay oldu mu?

şimdiden teşekkürler

Yan!" diyorum içime!..." Sadece sen yan! " Ve"Dayan!"diyorum gönlüme!..."Herkes mutlu olsun!... Sen dayan!..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 04 Haziran 2009, Perşembe 14:21:09    Mesaj Konusu: Re: eliferdem Alıntıyla Cevap Ver

eliferdem demiş ki:
sorular ve cevaplar çok güzel bir şekilde işliyor
çok samimi ve içten hemde yalansız

tebrik ediyorum seni komşu oğlu başarıların daim olsun (:

Halil abime sorduğum bir soruyu sizle yinelemek istiyorum


soru hiç istemeyerek de olsa yalan söylemek zorunda kalıp ilerde bunun doğrusunu açıkladığın bir olay oldu mu?

şimdiden teşekkürler
Temennileriniz için çok teşekkürler komşu kızı.

Yalan söylemeyi sevmiyorum, bana söylenmesi de son derece rahatsız edici geliyor. Kompliman veya pembe yalan denilen türdekileri saymıyorum. Hasta yatağında veya çaresiz durumdaki birine bilinçli olarak yalan söylediğim oldu, ama bunu ne sonrasında ne de bir başka zaman düzeltmedim, düzeltmezdim de. Çok zor durumda kalırsam eğer, yalan söylemek yerine, hiç cevap vermemeyi tercih ederim ki bu da bir şekilde doğruyu ifade etmektir diye düşünüyorum.

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

mavideniz

Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye



Kayıt: Feb 18, 2008
Mesajlar: 288
Nereden: ANKARA



MesajTarih: 13 Haziran 2009, Cumartesi 21:03:37    Mesaj Konusu: Re: eliferdem Alıntıyla Cevap Ver

tuğrul bey malesef siz burda otururken ben yoktum soru soramadım ama sizi burda görmek güzel hayatınızda başarı ve mutluluklar

Düşündükçe bir parça MAVİ DENİZ alır beni
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 15 Haziran 2009, Pazartesi 08:21:15    Mesaj Konusu: Re: mavideniz Alıntıyla Cevap Ver

mavideniz demiş ki:
tuğrul bey malesef siz burda otururken ben yoktum soru soramadım ama sizi burda görmek güzel hayatınızda başarı ve mutluluklar

Dilediğiniz soruyu sormaya devam edebilirsiniz, elimden geldiğince cevap vermeye çalışacağım. İlginize teşekkürler.

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

mavideniz

Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye



Kayıt: Feb 18, 2008
Mesajlar: 288
Nereden: ANKARA



MesajTarih: 17 Haziran 2009, Çarşamba 02:08:55    Mesaj Konusu: Re: mavideniz Alıntıyla Cevap Ver

tuğrul bey size sormak istediğim bi soru vardı soramadım
1 karadenizlisiniz yıllardır ankarada yaaşıyorsunuz bi karadenizli olarak ankarayı seviyormusunuz ankaralılar hakkında ne düşünüyorsunuz karadenizliiler ve ankaralılar arasında kültür ve yaşam farkı buluyormusunuz benim bu konu hakkında düşüncelerim var bunu birde sizden okumak isterim iki kültürüde bilen biri olarak tşkler

Düşündükçe bir parça MAVİ DENİZ alır beni
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 17 Haziran 2009, Çarşamba 09:08:26    Mesaj Konusu: Re: mavideniz Alıntıyla Cevap Ver

mavideniz demiş ki:
tuğrul bey size sormak istediğim bi soru vardı soramadım
1 karadenizlisiniz yıllardır ankarada yaaşıyorsunuz bi karadenizli olarak ankarayı seviyormusunuz ankaralılar hakkında ne düşünüyorsunuz karadenizliiler ve ankaralılar arasında kültür ve yaşam farkı buluyormusunuz benim bu konu hakkında düşüncelerim var bunu birde sizden okumak isterim iki kültürüde bilen biri olarak tşkler

18 yaşına kadar Samsun'da büyüdüm. Samsun'u tanıyanlar, Samsun Anadolu Lisesi'nin, Sigorta Hastanesi'nden biraz yukarda, tepede olduğunu bilirler. Ben Şehir Kulübü'nün biraz yukarısında oturuyordum. Okul evden epeyce uzaktı. Genelde yürürdüm, nedeni de, otobüsleri beklerken, herkesin sıraya girmeden hücûm etmesiydi. Her gelen otobüs, yeni başlayan bir meydan muharebesi gibiydi. Bazıları kavgayla son bulurdu. Açıkçası, o hengameye girmemek için yürürdüm, belki de bilmeden sağlık için önemli bir girişimde bulunuyordum.

15 günlük hızlandırılmış, üniversite hazırlık kursları için Ankara'ya geldiğimde, ilk dikkatimi çeken, otobüs kuyrukları oldu; herkes tek sıra halindeydi. Otobüs dolana kadar ilerliyor, tıka basa olsa da, en azından sıranın en önündeki zorluyordu. Genel anlamda bir saygı vardı. Kızılay ve bakanlıklar bölgesinden bahsediyorum elbette. O zamanlar, herkesin giyim kuşamı da düzenliydi. Toplu taşıma nispeten oturmuştu, Kızılay'dan, hemen hemen her yere, tek vasıta ile ulaşmak mümkün gibiydi. nostaljik olacak belki ama, Farabi Caddesi'ni de kapsayan bir troylöybüs seferi de mevcuttu. Şehir temiz, yollar genişti. En çok insanların birbirine saygılı yaklaşımı etkilemişti.

Sonrasında 4 sene boyunca O.D.T.Ü. içerisinde yurtlarda yaşadım. Haftasonları Tunalı Hilmi Caddesi ve Kuğulu Park Bölgesi'nde dolaştım. Şehri çok benimsemiştim . Adeta, işte bundan sonra yaşayacağım yer burası demeye başlamıştım ve öyle de oldu zaten.

Şehirde iki çeşit insan vardı, memuriyet görevi için Ankara'da ikamet edenler ve şehrin yerlileri. Dışardan gelenler, memuriyet yaşamını kente de adapte etmişler, düzen de sanki bu yüzden daha derli toplu gibi gelmişti bana. Aksanları, İstanbul Türkçe'sine daha yakındı. Yerli halkta belirgin bir aksan bulunmaktaydı, fakat birinci guruba göre çok içten, candan ve cana yakındılar. Komşuluk ilişkileri, insanlıkları, eğlenceleri, düğünleri çok sıcaktı. Aradan geçen 29 sene zarfında, her iki gurup da birbirine yaklaştı, iyi özelliklerin de, kötü özelliklerin de, ortalaması alındı denebilir. O ikinci canayakın gurup hala şehrin banliyölerinde, Mamak, Şentepe, Cebeci, Sincan v.b. bölgelerinde, betonlaşan yüksek apartmanlar dışında, mevcut. Geçen hafta mesela, Mamak'ta bir aileye misafir olduk ki, eski komşuluğu, dostluğu, güzelliği yaşamak fırsatı buldum. Çok güzeldi.

Karadenizlilerle Ankaralılar arasında elbette farklar var, en azından aksanları, yemek ve eğlence kültürleri gibi. Samsun aslında kozmopolit bir yapıya sahip, tam anlamıyla Karadeniz kültürünü yaşıyor denemez; Ankara da öyle, bir çok kültürün, bir arada kaynaşması sonucu oluşmuş, ortak kültüre sahip. Bu yüzden çok fazla yadırgadığımı söyleyemeyeceğim. Ben Ankara düğününde de, Samsun düğününde de çok eğlendim. Zaten Samsun'daki düzensizlikler, kuyruk vs. gibi olumsuzluklar, koyu tutuculuk, 19 Mayıs Üniversite'sinin kurulduğu tarihten itibaren hızla düzeldi ve şu anda, toplumun olumsuz tavrını da epeyce törpüledi denebilir.

Umarım yeterince açıklayıcı bir yanıt olmuştur.

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

KARAKARTAL

Aktif Üye
Aktif Üye



Kayıt: Feb 23, 2008
Mesajlar: 27




MesajTarih: 17 Haziran 2009, Çarşamba 16:37:42    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

ABIM BENIM BASTA ELLERINDEN OPMUSUM SENIN KOLTUKTA SUPERDIN AMA SEN ILLA SORU SOR DIYE CEVAPLAMAYAN NEY OLSUN DEDIN VERDIN BANA GAZI SIMDI BEN SORAM SEN CEVAPLA. SORDUKLARIMIN DOZAJI BIRAZ YUKSEK OLABILIR AMA NE YAPALIM DERVISIN FIKRI NEYSE ZIKRIDE ODUR. BENDE SANA AKLIMDAN GECENI SORAYIM. 1- ILGI DUYDUGUN BIRI OLDUMU ( EVLENDIKTEN SONRA ) ( LUTFEN SORULARI YENGEMDE GORSUN SOPAYIDA HAZIRLASIN ) 2- OKUL YILLARINDA KAC KIZ ARKADASIN OLDU 3- BU KIZ ARKADASLARINDAN HALA GORUSTUGUN VARMI 4- BIR DAHA EVLENSEN NASIL BIR KISILEYLE EVLENIRDIR ARADIGIN OZELLIKLER NELER OLURDU 5- KESKE EVLENMESEYDIM DEDIGIN ZAMANLAR OLDUMU? SORULAR 5 ER 5 ER GELECEK )) YENI BASLIYOZ
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 17 Haziran 2009, Çarşamba 17:37:16    Mesaj Konusu: Re: KARAKARTAL Alıntıyla Cevap Ver

KARAKARTAL demiş ki:
ABIM BENIM BASTA ELLERINDEN OPMUSUM SENIN KOLTUKTA SUPERDIN AMA SEN ILLA SORU SOR DIYE CEVAPLAMAYAN NEY OLSUN DEDIN VERDIN BANA GAZI SIMDI BEN SORAM SEN CEVAPLA. SORDUKLARIMIN DOZAJI BIRAZ YUKSEK OLABILIR AMA NE YAPALIM DERVISIN FIKRI NEYSE ZIKRIDE ODUR. BENDE SANA AKLIMDAN GECENI SORAYIM. 1- ILGI DUYDUGUN BIRI OLDUMU ( EVLENDIKTEN SONRA ) ( LUTFEN SORULARI YENGEMDE GORSUN SOPAYIDA HAZIRLASIN ) 2- OKUL YILLARINDA KAC KIZ ARKADASIN OLDU 3- BU KIZ ARKADASLARINDAN HALA GORUSTUGUN VARMI 4- BIR DAHA EVLENSEN NASIL BIR KISILEYLE EVLENIRDIR ARADIGIN OZELLIKLER NELER OLURDU 5- KESKE EVLENMESEYDIM DEDIGIN ZAMANLAR OLDUMU? SORULAR 5 ER 5 ER GELECEK )) YENI BASLIYOZ

Çok teşekkür ederim KARAKARTAL, elimden geldiğince samimi ve açık yanıtlar vermeye gayret edeceğim. Umarım tatminkar bulursunuz.

1-İnsanın duyguları başıboş değildir, beyin süzgecinden geçerek bir sonuca varılır. İnsanın aşık olmasına neden, kalbi değil, beyin içindeki karar mekanizmasıdır. Bu yüzden, eğer kişide çok ciddi bir sorun yoksa, evlendikten veya birine bağlandıktan sonra, kolay kolay başka bir aşk yaşanmaz. Konu ilgi duymaksa, elbette ki, çok beğendiğim veya hoşlandığım kişiler oldu, ama beynin eğitsel, ahlaksal ve mantıksal merkezleri, gerekli kontrolları yerine getirmekte asla gecikmediler. Dolayısıyla, nasıl sinemada aktristlerden hoşalnılır ve beğenilir, bunlar da aynı şekilde kaldılar.

2-İlkokuldan başlayarak, her dönemde kız arkadaşlarım oldu. İlkokul çok geride kaldığından, iki isim haricinde, hiçbir detay hatırlamadığımı açıkça söyleyebilirim. Ortaokul ve lise yıllarım, 7 sene kesintisiz geçtiğinden, o dönem arkadaşlarım, kardeşlerim gibiydiler ve hala da devam ediyor aynı şekilde. Bir çoğuyla hala görüşüyoruz. O dönemde mahallemizden bir kıza ilgi duyuyordum ama o da üniversiteye geldiğimde zaten evlenmiş ve çocukları olmuştu. Üniversite yıllarında, bir kere görmüştüm, çocuklarını ellerinden tutmuş, bizim basketbol maçımızı izlemeye gelmişlerdi. Hiçbir şey hissetmediğimi söyleyebilirim. Üniversite yıllarında, son sınıfa kadar ciddi bir kız arkadaşım olmadı; birkaç kere konuştuğumda hoşlanmadığımı hissettiğim kişiler oldu sadece. Son sınıfta, düzenlediğimiz bir gezide, şu anki eşimle tanıştım. Kalbim, beynim hepsi aynı kararı verdi ve hala da devam ediyor.

3-Çıktığım hiçbir kız arkadaşımla, şu an görüşmüyorum. Liseden bir çok arkadaşım var, hala görüştüğümüz ama onların hiçbirisiyle çıkmadım, hepsi de kardeşim gibidirler.

4-Bir daha evleniyor olsam, yine şu anki eşimle evlenirdim. Zeki, düşünen, kendi kararlarını verebilen, kendine güvenen, güvenilen, kültürlü, akıllı, güzel, çekici, biri olarak zaten başkasına ilgi duymazdım.

5-Keşke evlenmeseydim dediğim zamanlar elbette ki oluyor. Genellikle sorumluluğun yorduğu, kızgınlık ve bezginlik anlarında oluyor bu. Kendi başına değilsiniz çünkü, attığınız her adımda, ailenizi de düşünerek karar vermek zorundasınızdır. Bu bazen insanı yorar, elbette beni de. Bazen bir iş gezisinde veya eşimle çocuğumu bir yere gönderdiğim zaman bu fırsatı bulabilirim, ama çabucak sıkılır, bu düşüncelerin ne kadar saçma olduğuna karar veririm. Sonuçta "iyi ki evlenmişim, doğru insanı bulmuşum ve onunla bir aile olmuşum" derim.

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

Bir_Beyaz_Mendil

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 07, 2008
Mesajlar: 509
Nereden: samsun



MesajTarih: 17 Haziran 2009, Çarşamba 22:44:51    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

kahkaha kahkaha
KARAKARTAL demiş ki:
ABIM BENIM BASTA ELLERINDEN OPMUSUM SENIN KOLTUKTA SUPERDIN AMA SEN ILLA SORU SOR DIYE CEVAPLAMAYAN NEY OLSUN DEDIN VERDIN BANA GAZI SIMDI BEN SORAM SEN CEVAPLA. SORDUKLARIMIN DOZAJI BIRAZ YUKSEK OLABILIR AMA NE YAPALIM DERVISIN FIKRI NEYSE ZIKRIDE ODUR. BENDE SANA AKLIMDAN GECENI SORAYIM. 1- ILGI DUYDUGUN BIRI OLDUMU ( EVLENDIKTEN SONRA ) ( LUTFEN SORULARI YENGEMDE GORSUN SOPAYIDA HAZIRLASIN ) 2- OKUL YILLARINDA KAC KIZ ARKADASIN OLDU 3- BU KIZ ARKADASLARINDAN HALA GORUSTUGUN VARMI 4- BIR DAHA EVLENSEN NASIL BIR KISILEYLE EVLENIRDIR ARADIGIN OZELLIKLER NELER OLURDU 5- KESKE EVLENMESEYDIM DEDIGIN ZAMANLAR OLDUMU? SORULAR 5 ER 5 ER GELECEK )) YENI BASLIYOZ
kahkaha kahkaha kahkaha kahkaha kahkaha

belanı buldun Tuğrul bey hocam ALLAH yardımcın olsun... kahkaha
"HAZAR" benim yerimede sor oli...Ben fırsat bulup Hocama soru soramamıştım...Sana güveniyorum sorulmamış soru kalmasın... kahkaha kahkaha

Gün biter gülüşün kalır bende...---->^^KaRaYeL^^
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 18 Haziran 2009, Perşembe 16:34:20    Mesaj Konusu: Re: Bir_Beyaz_Mendil Alıntıyla Cevap Ver

Bir_Beyaz_Mendil demiş ki:

...
belanı buldun Tuğrul bey hocam ALLAH yardımcın olsun... kahkaha
"HAZAR" benim yerimede sor oli...Ben fırsat bulup Hocama soru soramamıştım...Sana güveniyorum sorulmamış soru kalmasın
...


Birkaç soruyla devrilmeyiz evelallah. Nasılsa bir şekilde sıra bize de gelecek. kahkaha

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

YorgunMelek

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Jun 05, 2009
Mesajlar: 50
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 18 Haziran 2009, Perşembe 21:00:49    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

nekadar içten samimi yalın cevaplar bunlar..
ilk tanıdığım günden beri hiç pişmanlık duymadığım.. iyiki varsın diyebildiğim özel insanlardan biri oldun hep..
şimdi daha iyi anlıyorum ki gerçekten yanılmamışım..

yüreği güzel.. dostluğu güzel özel insan..
verdiğin cevaplar için.. herşeyden de öte varlığın için tşk ederim.. seni dinlemek çok güzeldi..
hayat sana hakettiğin tüm güzellikleri nasip etsin..


sevgilerimle..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 19 Haziran 2009, Cuma 10:44:35    Mesaj Konusu: Re: YorgunMelek Alıntıyla Cevap Ver

YorgunMelek demiş ki:
nekadar içten samimi yalın cevaplar bunlar..
ilk tanıdığım günden beri hiç pişmanlık duymadığım.. iyiki varsın diyebildiğim özel insanlardan biri oldun hep..
şimdi daha iyi anlıyorum ki gerçekten yanılmamışım..

yüreği güzel.. dostluğu güzel özel insan..
verdiğin cevaplar için.. herşeyden de öte varlığın için tşk ederim.. seni dinlemek çok güzeldi..
hayat sana hakettiğin tüm güzellikleri nasip etsin..


sevgilerimle..

Güzel sözleriniz için, çok teşekkür ediyorum. Kalpler karşılıklı diyorum. Dostlar ne içindir ki zaten.

Allah hepimize, hakettiğimiz tüm güzellikleri nasip eder inşallah.

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

cilgin

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Feb 17, 2008
Mesajlar: 51
Nereden: almanya-ludwigshafen



MesajTarih: 20 Haziran 2009, Cumartesi 16:37:46    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver


merhabalar tugrul gursoy sonunda bende bir soru bula bildim...
Hayatiniza bir dizi film cekilseydi kac bölümlük olurdu ve hangi ismin verilmesini isterdiniz?

sadece   CILGIN
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 22 Haziran 2009, Pazartesi 10:35:55    Mesaj Konusu: Re: cilgin Alıntıyla Cevap Ver

cilgin demiş ki:

merhabalar tugrul gursoy sonunda bende bir soru bula bildim...
Hayatiniza bir dizi film cekilseydi kac bölümlük olurdu ve hangi ismin verilmesini isterdiniz?


Kendi soru yükünüzü azaltmak için, bizlere sorular sorarak dikkat dağıtmaya çalışmanızı anlayışla karşılıyorum elbette. Elimden geldiğince açık yanıt vermeye çalışayım.

Öncelikle, yaşamım eğer dizi yapılsaydı, rating'i yüksek olacağını hiç sanmıyorum. Olsa olsa, BBC kanalındaki, sıkıcı diziler gibi olurdu. İzleyici fazla olmadığından, reklam verilmezdi; reklam gelirleri yerine, devlet sponsorluğu gerekirdi diye tahmin ediyorum. Çünkü öyle maceraların fazla olduğu, hareketli bir yaşam sürmedim. Herkes kadar hareketli bir çocukluk, orta öğretim, üniversite, iş ve aile yaşamım oldu. Olsa olsa, bu dönemleri, bölümler olarak düşünürsek, maksimum beş bölümlük bir dizi olabilirdi. Brezilya dizilerinde olduğu gibi, zorlamalarla belki iki katına çıkabilirdi.

Diziye isim olarak, aklıma gelen, eskiden film adı olarak da kullanılmış, "Nasıl Geçti Habersiz" uygun olurdu diye düşünüyorum. En azından, benim gözlemimden böyle.

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !


Mesajları Göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Forum Üyeleri... Haftanın Konuğu... Tüm saatler GMT + 3 Saat
Sayfa Önceki  1, 2, 3  Sonraki
2. sayfa (Toplam 3 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com. This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse to include even this then support on our forums may be affected. The phpBB Group : 2002 // --> Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Forums ©
Copyright © 2008 Oymalitepe.Net & Site Kurulumu-Düzenleme: L@ZKaN - kuzeyinoglu - ^^KaRaYeL^^