Anasayfa | Fotograf Albümü |Forumumuz |Downloads | Hesabınız | Ziyaretçi Defteri|İletişim| Radyo

Oymalitepe.Net :: Başlığı Görüntüle - ARMUDUN İYİSİNİ AYILAR YER
 SSSSSS   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun   GirişGiriş 

ARMUDUN İYİSİNİ AYILAR YER

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Oymalitepe.Net Muabbet Salonu - Çay Bahçesi Oymalitepe.Net Muabbet Salonu - Çay Bahçesi
Önceki Başlık :: Sonraki Başlık  
Yazar Mesaj

enasfe

Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye



Kayıt: Feb 18, 2008
Mesajlar: 420
Nereden: TRABZON



MesajTarih: 16 Nisan 2009, Perşembe 13:35:52    Mesaj Konusu: ARMUDUN İYİSİNİ AYILAR YER Alıntıyla Cevap Ver

> Yazan: Doğan Cüceloğlu
> >>
> >> > > Kaliforniya'da Long Beach şehrindeki Eyalet
> >> > > Üniversitesi'nde öğretim üyesi
> >> > > olarak ders verirken, aynı sömestrde benim iki dersimi
> >> > > alan bir kız öğrencim dikkatimi çekmeye başlamıştı.
> >> > > Bu genç bayanın şu
> >> > > özelliklerinin farkına varmıştım: Her şeyden önce
> >> > > çok güzel
> >> > > bir kızdı; gözüm gayri ihtiyari ona gidiyordu. İkinci
> >> > > olarak çok iyi bir
> >> > > öğrenciydi; bütün sınav ve ödevlerde en yüksek notu
> >> > > o
> >> > > alıyordu. Ayrıca, çok hanımefendi, çok nezih bir
> >> > > kişiliği vardı. Bölümün
> >> > > bir pikniğinde kız öğrencimin nişanlısıyla
> >> > > tanıştım ve
> >> > > itiraf edeyim, ilk aklımdan geçen, 'Armudun iyisini
> >> > > ayılar yer' düşüncesi
> >> > > oldu. Yukarıda özelliklerini saydığım o güzel kızın
> >> > > bana
> >> > > tanıştırdığı erkek, yirmi yedi-yirmi sekiz
> >> > > yaşlarında, saçı biraz dökülmüş,
> >> > > şişman denecek kadar toplu, çirkin, kısa boylu
> >> > > biriydi.
> >> > > Bu kişiye parası için yüz vermiş olabileceğini
> >> > > düşündüm. Daha sonra
> >> > > öğrendim ki, bu genç adamın parasal gücü yok; başka
> >> > > bir
> >> > > üniversitenin psikolojik danışmanlık bölümü nde
> >> > > doktora öğrencisi olarak
> >> > > okula devam ediyor ve ileride akademisyen olarak kariyer
> >> > > yapıp profesör olmak istiyor.
> >> > > Acaba benim güzel öğrencim bu adamda ne bulmuştu? Bir
> >> > > hafta sonra ders
> >> > > çıkışı koridorda öğrencimin yanına yaklaştım ve
> >> > > Sally
> >> > > adıyla anacağım öğrencimle aramızda şöyle bir
> >> > > konuşma geçti:
> >> > > 'Sally, nişanlınla nasıl tanıştığınızı merak
> >> > > ediyorum?
> >> > > 'Bir kilise faaliyetinde aynı komitede çalıştık; o
> >> > > zaman tanıdım kendisini
> >> > > '
> >> > > 'Nesi seni etkiledi; hangi özelliklerini sevdin?
> >> > > Sally, bir Amerikalı olarak bu soruyu hiç beklemiyordu.
> >> > > Amerikan
> >> > > kültüründe, bu tür sorular kişinin mahremiyetine
> >> > > tecavüz olarak
> >> > > kabul edildiğinden pek sorulmaz. Amerikan kültürüne
> >> > > göre ben o anda
> >> > > Sally'nin mahremiyetine 'burnumu sokuyordum.'
> >> > > Şaşkınlığı geçince çok içten, gözlerinin içi
> >> > > gülerek, 'O şahane bir insan;
> >> > > o benim kahramanım! Ben ondan çok şeyler öğrendim'
> >> > >
> >> > > dedi.
> >> > > O anda ilk hissettiğim şey kıskançlık duygusu oldu.
> >> > > Güzel bir kadının
> >> > > erkeğine, 'Sen benim kahramanımsın' duygusu
> >> > > içinde
> >> > > bakmasının erkeğe verilmiş en büyük hediye olduğunu
> >> > > hissettim ve anladım.
> >> > > Bu hediyeyi, hayatım boyunca hiç almadığımı
> >> > > biliyordum
> >> > > ve o kişiyi kıskandım. < BR>'Nasıl
> >> > > yani?' dedim.
> >> > > 'Frank bir yetimhanede büyümüş. Yetim olmanın ne
> >> > > demek olduğunu bildiği
> >> > > için, üniversite öğrencisi olunca, yetimhaneden iki
> >> > > çocuğa
> >> > > ağabeylik yapma kararı almış. Haftada on saatini onlara
> >> > > ayırıyor; onlarla
> >> > > buluşup oynuyor, kitap okuyor, onları müzeye
> >> > > götürüyor.
> >> > > Onların iyi gelişmesi için elinden geleni yapıyor. Biri
> >> > > ameliyat oldu,
> >> > > hastanede yatıyor ve Frank şimdi akşamları hastanede
> >> > > kalıyor, geceleri ona bakıyor.'
> >> > > Yüzüme tokat yemiş gibi oldum. Utandım. Kendime
> >> > > kızdım. Ben güya en yüksek
> >> > > eğitim düzeyine gelmiş biriydim ve karşımdakini hala
> >> > > dış görünüşe göre yargılıyor ve onu 'ayı'
> >> > > olarak görüyordum. İçimdeki
> >> > > pislikten utandım. Bir süre sonra Sally'nin içinde
> >> > > yetiştiği
> >> > > aile ortamını merak etmeye başladım. Şöyle bir
> >> > > mantık yürüttüm: o adama
> >> > > baktığım zaman ben neden, 'Armudun iyisini ayılar
> >> > > yer'
> >> > > diye düşündüm? Çünkü ben, içinde yetiştiğim
> >> > > ortamda sık, sık bu benzetmeyi
> >> > > duyarak büyümüştüm. İçinde yetiştiğim ortam beni
> >> > > nasıl
> >> > > etkilemişse, Sally'nin içinde yetiştiği ortam da
> >> > > onu öyle etkilemiş
> >> > > olmalıydı.
> >> > >
> >> > > Birkaç hafta sonra Sally'e, ailesinin nerede
> >> > > oturduğunu sordum. Los
> >> > > Angeles'in üç yüz elli km kuzeyindeki bir kasabada
> >> > > oturuyorlarmış. Onun ailesiyle tanışmak istediğimi,
> >> > > bunu mümkün olup
> >> > > olamayacağını sordum. 'Kendilerine bir sorayım,
> >> > > eminim
> >> > > sizinle tanışmak isteyeceklerdir,' dedi ve iki gün
> >> > > sonra, 'Ailemle
> >> > > konuştum; sizinle tanışmaktan mutlu olacaklarını
> >> > > söylediler,'
> >> > > dedi. Dört-beş hafta sonra San Francisco'ya
> >> > > gidecektim, Sally'nin ailesinin
> >> > > yaşadığı kasaba yolumun üstündeydi, onlara
> >> > > uğrayabilir, onlarla tanıştıktan sonra yoluma devam
> >> > > edebilirdim.
> >> > > Bu planımı Sally'e söylediğimde Sally, 'O gün
> >> > > ben de aileme gidecektim;
> >> > > isterseniz beraber gidebiliriz,' dedi. Ailesine haber
> >> > > verdi. Onlar da sabah kahvaltısına gelmemizi
> >> > > söylemişler. Long Beach'ten
> >> > > sabahın altısında yola çıktık ve dokuz buçuk
> >> > > civarında
> >> > > Sally'nin ağabeyi Brian'ın evine vardık.
> >> > > Sally'nin babası George orada
> >> > > buluşmamızı uygun görmüş. Çok güleryüzlü bir
> >> > > aileydi.
> >> > > Brian'ın, en ufağı dört yaş civarı nda dört
> >> > > çocuğu vardı.
> >> > > Ziyaret ettiğim bu güler yüzlü sıcak ailede, iki olay
> >> > > gerçekten dikkatimi
> >> > > çekti. Bunlardan ilki, Sally'nin babası George'un
> >> > > torunlarıyla konuşurken onların göz hizalarına
> >> > > inmesiydi. Bunu o kadar
> >> > > doğal yapıyordu ki, artık farkına varılmadan yapılan
> >> > > bir
> >> > > davranış olduğu belliydi. Sally'ye, babasının
> >> > > torunlarıyla hep böyle mi
> >> > > konuştuğun u sordum. 'Evet' yanıtını alınca,
> >> > > kendisi
> >> > > çocukken de babasının, onunla göz hizasına inerek mi
> >> > > konuştuğunu sordum.
> >> > > 'Evet, biz böyle biliyoruz. Ağabeyim Brian da
> >> > > çocuklarıyla böyle konuşur; ben de kendi çocuklarımla
> >> > > böyle konuşacağım.
> >> > > Biz böyle biliyoruz', dedi. Tüylerim diken diken
> >> > > oldu.
> >> > > Ben üniversite öğretim üyesiydim ve insan psikolojisi
> >> > > benim uzmanlık
> >> > > alanımdı ama üç çocuğumdan hiçbiriyle göz hizasına
> >> > > inerek
> >> > > konuştuğumu hatırlamıyordum. Kendime kızdım; sonra
> >> > > kendime kızmaktan da
> >> > > vazgeçtim, beni yetiştirenlere kızdım. Sonra onlara
> >> > > kızmaktan da vazgeçtim ve bütün nesilleri yetiştiren
> >> > > kültür ortamına
> >> > > kızdım. Daha sonra kimseye kızmayacağımı anlayarak,
> >> > > oradaki
> >> > > öğrenme fırsatından yararlanmaya karar verdim.
> >> > > Torunlarının önünde diz
> >> > > çökerek konuşan dede George'a 'Beyefendi,
> >> > > çocukların göz
> >> > > hizasına inerek konuşuyorsunuz!' dedim. Bana biraz
> >> > > şaşkınlıkla
> >> > > gülümseyerek, 'Tabii, onlar küçük insanlar!'
> >> > > yanıtını verdi. Öyle
> >> > > bir bakışı vardı ki, bu bakış sanki 'Bu kadar
> >> > > doğal bir şey ki, herhalde
> >> > > bunu herkes yapıyordur; sen yapmıyor musun?' diyordu.
> >> > >
> >> > > O bakışa karşı bütün yaptığım, mahcup bir
> >> > > gülümseme oldu.
> >> > >
> >> > > Bu güler yüzlü sıcak ailede dikkatimi çeken ikinci
> >> > > olay, Sally'nin ağabeyi
> >> > > Brian'ın davranışı oldu. Brian, Pasifik
> >> > > ülkeleriyle
> >> > > ticaret yapan, oldukça varlıklı biriydi. Evlerinin
> >> > > büyüklüğünden, yüzme
> >> > > havuzundan, çiftliklerinden, arabalarının türünden
> >> > > ailenin
> >> > > zenginliği belli oluyordu. Kahvaltıdan sonra saat on bir
> >> > > dolaylarında
> >> > > telefon çaldı ve Brian bir süre telefonla konuştu.
> >> > > Ofisten
> >> > > arıyorlarmış, Koreli bir işadamı Los Anegeles'ta
> >> > > imiş, kendisiyle görüşmek
> >> > > için helikopterle saat 14'te gelmek istiyormuş.
> >> > > Başka
> >> > > bir randevusu olduğunu söyleyerek bu teklifi reddetmiş
> >> > > olan Brian, bize
> >> > > durumu şöyle açıkladı: 'Dört çocuğum var ve her
> >> > > hafta
> >> > > biriyle dört saat baş başa geçiririm. Bugün dört
> >> > > yaşındaki kızım Mary'le
> >> > > randevum var. Çocuklar çok çabuk büyüyorlar, eğer
> >> > > dikkat
> >> > > etmezsen, bir bakıyorsun, büyümüşler ve onlarla
> >> > > beraber zaman geçirme
> >> > > olanağı kaybolmuş.
> >> > >
> >> > > Brian'ın yaşam vizyonunu sormadım, ama
> >> > > davranışından nelere öncelik verdiği
> >> > > belli oluyordu. Brian için çocukları şüphesiz en az
> >> > > işi kadar önemliydi. Brian'ın yaşamında bununla
> >> > > ilgili bir pişmanlık
> >> > > duygusu, bir 'keşke' olmayacak.
> >> > >
> >> > > Sally'e sordum: 'Baban seninle randevulaşır
> >> > > mıydı?'
> >> > >
> >> > > 'Evet', dedi, 'yalnız benimle değil, her
> >> > > çocuğuyla sırasıyla baş başa zaman
> >> > > geçirirdi. Ve ilave etti, 'Biz böyle gördük, böyle
> >> > > biliyoruz. Benim çocuğumun da babası böyle
> >> > > yapacak!'. Gülümseyerek,
> >> > > 'Nereden biliyorsun?' diye sordum.
> >> > >
> >> > > 'Biz Frank'le konuştuk' diye cevap verdi. Yine
> >> > > içim cız etti. Daha doğmadan
> >> > > çocuğun gelişme ortamıyla ilgili bir bilinç
> >> > > oluşmuştu.
> >> > >
> >> > > Kendi çocuklarıma içim yandı. Evlenmeden önceki
> >> > > bilincimi, kafamın
> >> > > karmaşıklığını, evlendiğim kıza ettiğim eziyetleri
> >> > > ve ondan da
> >> > > acısı, kendi yavrularıma çektirdiğim acıları
> >> > > düşündüm. Biraz daha düşününce
> >> > > kendimin de acı çektiğini anladım ve bu sefer kendi
> >> > > çocukluğuma içim yandı. Daha sonra babamın, anamın
> >> > > çocukluğuna içim yandı.
> >> > > Ve son durak olarak ülkemin tüm çocuklarına içim
> >> > > yandı.
> >> > >
> >> > > Yine kimseye kızamayacağımı anlayınca, 'bundan
> >> > > sonra ne yapabilirimle
> >> > > ilgili düşünmeye karar verdim. İşte değerli okurum;
> >> > > yazdığım
> >> > > kitaplar, verdiğim seminerler, hazırladığım televizyon
> >> > > programları, 'Ne
> >> > > yapabilirim?' sorusuna verdiğim yanıtların
> >> > > öğeleridir.
> >> > > Sally'nin içinde yetiştiği ortamı görmüş ve
> >> > > anlamış biri olarak onun
> >> > > davranışlarına şimdi daha iyi anlam verebiliyorum.
> >> > > Sally,
> >> > > içinde yetiştiği ailede, var oluşun beş boyutunu da
> >> > > doya, doya
> >> > > yaşayabilmişti. Çocuğun hizasına inerek onunla göz
> >> > > göze
> >> > > konuştuğunuz zaman çocuk, 'Sen varsın, sen
> >> > > doğalsın, sen değerlisin, sen
> >> > > güçlüsün ve sen sevilmeye layıksın', mesajı
> >> > > alır ve
> >> > > çocuğun CAN'ı beslenir.
> >> > >
> >> > > Çocuğuyla randevusuna sadık kalan baba, 'Seninle
> >> > > zaman geçirmek istiyorum,
> >> > > seni özledim', mesajını güçlü olarak verir.
> >> > > Çocuk bu
> >> > > mesajı zihinsel olarak değil, sezgisel olarak alır ve
> >> > > aldığı bu sezgisel
> >> > > mesajlar sayesinde çocuğun hamuru, 'Ben sevilmeye
> >> > > layık
> >> > > biriyim!' diye yoğrulur.
> >> > >
> >> > > Bir ana babanın çocuklarına verebileceği en büyük
> >> > > miras, var oluşun beş
> >> > > boyutunda beslenmiş ve buna inanmış güçlü bir
> >> > > CAN'dır.






--
"GÖREVİMİZİ YAPARKEN KİMSEYE, NE MÜVEKKİLE, NE HAKİME, HELE NE DE İKTİDARA TABİİZ. BİZİM AŞAĞIMIZDA KİŞİLERİN VARLIĞI İDDİASINDA DEĞİLİZ. FAKAT HİÇBİR HİYERARŞİK ÜST DE TANIMIYORUZ. EN KIDEMSİZİN, EN KIDEMLİDEN VEYA İSİM YAPMIŞ OLANDAN FARKI YOKTUR. AVUKATLAR KÖLE KULLANMADILAR, FAKAT EFENDİLERİ DE OLMADI." MOLİERAC

''Allah'ım! Senden sevgini ve Seni sevenlerin sevgisini ve Senin sevgine beni ulaştıracak ameli taleb ediyorum...''
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et

RePsA

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Dec 26, 2008
Mesajlar: 745
Nereden: BİLMİYOM



MesajTarih: 16 Nisan 2009, Perşembe 19:00:00    Mesaj Konusu: Re: ARMUDUN İYİSİNİ AYILAR YER Alıntıyla Cevap Ver


<div align="center">"..Ya yakmalı senin için biriktirdiğim tüm harflerimi..   Ya da yazmalı..<br>Kalemimle beraber bitene kadar "seni".</div>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 17 Nisan 2009, Cuma 08:49:49    Mesaj Konusu: Re: ARMUDUN İYİSİNİ AYILAR YER Alıntıyla Cevap Ver

O kadar hoş bir konu seçmişsiniz ki enasfe, her yönüyle çok düşündürücü ve ders alınması gereken öğeler barındırmakta. Cüceloğlu, eğitim/psikoloji konusunda, en değerli bilim insanlarından biri, her karşılaştığımda da, TV'den izleme fırsatını kaçırmıyorum. O kadar güzel tavsiyeleri var ki, her gencin veya çocuk yetiştiren insanın uyması gerek diye düşünüyorum.

Hem insanları dış görünüş veya ilk izlenimlere dayanarak bir hükme varmama konusundaki yorumuna, hem de çocuklara, onlara gereken değer ve ihtimamı göstererek yaklaşılması konusuna katıldığımı belirtmek isterim.

Bir minicik ek daha yapmak isterim; o da, mevkisi veya sosyal durumu ne olursa olsun, herkese, öncelikle, o kişinin, dünyadaki en değerli varlık, insan, olduğunu bilerek, aynı yaklaşımla davranılması gerektiğidir. Sokakta yürürken, yolları süpürmekte olan çöpçüye, "Günaydın, nasılsınız?" diyelim, konuşmayı deneyelim. Şirketimizde çalışan temizlikçiye, isminin sonuna Bey/Bayan ekleyerek hitap etmeyi deneyelim. Yüzündeki gülümsemeyi, hem ona, hem kendimize verilmiş bir hediye kabul edelim. Hayatı daha yaşanılır ve güzel kıldığımızı fark edeceğimizden eminim.

Avrupa'da, sokakta dolaşıp, birbirine tanımadığı halde, gülümseyerek selam veren halktan, çok daha ileri olmamız gerektiğini, ama buna uymadığımızı üzülerek belirtmek istiyorum.

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

ZaKDaRiZa

Mareşal
<b>Mareşal</b>



Kayıt: Feb 15, 2008
Mesajlar: 1527
Nereden: Trabzon



MesajTarih: 20 Nisan 2009, Pazartesi 07:32:29    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Tek kelimeyle duper bir yazi super bir ders. Boyle olamadigima uzuldum dogrusu. Ama bu yazidan cok dersler alinmali bence. Ellerine yuregine saglik bizimle paylastigin icin. kaleme alan da kimse allah yar ve yardimcisi olsun. Cok tesekkurler.
Ama dikkatimi ceken bi sey var bilmem sizcede oylemi. Nedense boyle guzel ders dolu yazilar hep sally , chorc ,mickel diye geciyor. Nerede bizim yazarlarimiz acaba boyle ders dolu yazilar yazamazlarmi. alkış

ZaKDaRiZa Ben insanlari beni sevsinler diye sevmedim <br> <br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSN Messenger

nesli

Platinyum Üye
Platinyum Üye



Kayıt: Sep 20, 2008
Mesajlar: 1498
Nereden: İstanbul



MesajTarih: 21 Nisan 2009, Salı 02:49:08    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Bu yazıyla sn. Doğan Cüceloğlu bize, kişileri sadece görüntüleriyle değerlendirip bir kanıya varmanın, önyargının ne kadar yanlış bir tutum olduğunu göstermenin yanısıra birçoğumuzun ihmal ettiği, hatalı davranışları da göstermeye çalışmış.
Benim gördüğüm yazıda işaret edilen bu davranış örnekleri ;

- İnsan olmanın getirdiği sorumlulukların bilincinde olan Frank'in kendi gibi yetimhanede büyüyen çocuklarla yakından ilgilenmesi, onların gelişimi için bir şeyler yapması ( haftada on saatini onlara ayırıp onlara kitap okuması, müzeye götürmesi...) ,

- Sally 'nin ailesinin, çocukları da bir birey olarak kabul edip onlarla doğru iletişim kurmaya önem vermesi (Sally'nin babası George'un torunlarıyla konuşurken onların göz hizalarına inmesi ve bunun sebebini de 'Tabii, onlar küçük insanlar!' olarak cevaplaması...)

- ve yine Sally 'nin ailesinin hayatlarında öncelikleri düzenli bir şekilde belirleyeyip dengelemeyi başarmış olmaları ( Sally'nin abisi Brian'in çocuklarıyla randevulaşıp buluşması ve bu buluşmayı iş ile bölmeyecek kadar önemsemesi...) gibi....

Bir çok konuyu ele alan güzel ve faydalı bir paylaşım, teşekkürler enasfe kırmızı gül

.......Rüzgar gibi geçti hayatımdan, adı ^^KaRaYeL^^ olan.......
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

eliferdem

Elmas Üye
Elmas Üye



Kayıt: Sep 06, 2008
Mesajlar: 3901




MesajTarih: 21 Nisan 2009, Salı 12:47:14    Mesaj Konusu: Re: Alıntıyla Cevap Ver

çok güzel bir yazıydı emeğine sağlık enasfee (:

Yan!" diyorum içime!..." Sadece sen yan! " Ve"Dayan!"diyorum gönlüme!..."Herkes mutlu olsun!... Sen dayan!..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !


Mesajları Göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Oymalitepe.Net Muabbet Salonu - Çay Bahçesi Tüm saatler GMT + 3 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com. This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse to include even this then support on our forums may be affected. The phpBB Group : 2002 // --> Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Forums ©
Copyright © 2008 Oymalitepe.Net & Site Kurulumu-Düzenleme: L@ZKaN - kuzeyinoglu - ^^KaRaYeL^^