Anasayfa | Fotograf Albümü |Forumumuz |Downloads | Hesabınız | Ziyaretçi Defteri|İletişim| Radyo

Oymalitepe.Net :: Başlığı Görüntüle - ZULMÜN DOĞURDUĞU SORULAR...
 SSSSSS   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun   GirişGiriş 

ZULMÜN DOĞURDUĞU SORULAR...

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Sizin Kaleminizden... Köşe Yazıları... Sizin Kaleminizden... Köşe Yazıları...
Önceki Başlık :: Sonraki Başlık  
Yazar Mesaj

stratejik

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Dec 12, 2008
Mesajlar: 55




MesajTarih: 23 Ocak 2009, Cuma 10:59:43    Mesaj Konusu: ZULMÜN DOĞURDUĞU SORULAR... Alıntıyla Cevap Ver

Sızlayan her vicdan, düşünen her akıl, yaralanan her kalp ve yaşaran her göz soruyor; “Ne yapabiliriz?” diye.

İsrail zulmünün inanan insanların iç alemlerine bütün ağırlığıyla yerleştirdiği dehşetli bir sorudur bu.

Haklı öfkesini söndürmek için silaha sarılmak ve cepheye koşmak isteyenlerin karşısına bir başka soru çıkıyor: Bombalara karşı sapan taşlarıyla, tanklara karşı sopalarla nasıl karşı koyabiliriz?

Coşan hamiyet duygusu bu haklı soruyu düşünmek bile istemiyor ve “Olsun, yine de bir şeyler yapmamız lazım.” diyor.

Biz de aynı kanaatteyiz. Bir şeyler yapmamız lazım; ama çok düşünerek ve ileriye dönük planlar yaparak bir şeyler yapmamız lazım, hatta çok şeyler yapmamız lazım.

Maziyi irdelemenin ve yarayı kaşımanın bir fayda sağlamayacağını biliyoruz. Şu var ki, hastalığa doğru teşhis koymadan da tedavinin mümkün olmayacağı inancındayız.

Akıl için yol birdir: Bombaya daha güçlü bombalarla, tanka daha donanımlı ve modern tanklarla karşı koyacak seviyeye gelmek. Biz bu uzun yola girmedikçe harbi uzatmaktan, zulmü her geçen gün daha da artırmaktan ve yeni beldelere sıçratmaktan öte bir şey yapmış olmayız.

Bize bu hamiyetli insanların ölmesi değil, belli bir hedefe doğru büyük bir himmet ve gayretle yılmadan yürümeleri lazım. Ölümün bir şey halledeceğine inansak elbette en önce yapılması gereken “canı feda etmek”tir. Ama bu feda, cephemizi zayıflatmaktan öte bir işe yaramayacaksa bunu çare olarak görmemiz mümkün değil. İleri hedeflerimizi iyi tayin etmeli ve bu gün için de yapılması gereken her türlü maddî yardımı yapmakta gecikmemeliyiz. Haneleri viran olan, yakınlarını kaybedip ortada kalan, hastalıktan inleyen, çaresizlik içinde kıvranan mazlumlara her türlü mali yardımı yapmak, gıda ve ilaç sevkıyatına gecikmeden başlamak hem iman kardeşliğimizin hem de insanlığımızın bize yüklediği bir mükellefiyettir.

Şimdi hastalığın teşhisi için halimize kısaca bir göz atarak konuya devam edelim: Şu anda Müslüman Dünyasının özellikle de Arap Aleminin sermayesi Hıristiyan bankalarında faize yatırılmış değil mi? Darül harp olan ülkelerden faiz almanın caiz olduğunu biliyoruz. Ama burada aldandığımız çok önemli bir nokta var, o da şu: O ülkelerde yaşayan işçiler gibi, paramızı onların bankalarına yatırmaya mecbur isek, paramızın faizini almamamız onlara bir bakıma yardım hesabına geçeceği için faiz almamız gerekiyor. Ama böyle bir mecburiyet olmadan sırf kâr gayesiyle yabancı bankalara para yatırmak kesinlikle doğru değil. Çünkü paramıza, mesela, on lira faiz veriyorlarsa bundan otuz lira kadar kazanç elde ediyorlar; bizim paramızla besleniyor, bizim paramızla silahlanıyor ve bizim paramızla bizi vuruyorlar. Bu kadar basit bir muhakemeyi Müslüman Dünyasının petrol ağaları ve kraliyet mensupları yapamıyorlarsa, İsrail’den önce onları uyarmak ve ikaz etmek durumundayız.

“Komşusu aç iken kendi tok olan bizden değildir.” diyen bir Peygamberin (ASM) ümmeti olarak, komşumuz olan İslam ülkeleri yahudi zulmü altında inlerken biz batı ülkelerinde tatil sarayları yaptırıyor, hamamlarımıza altın burmalardan sular akıtıyorsak önce kendimizi hesaba çekmeli ve kendimize gelmeliyiz.

Putlara insanları kurban etmenin ne kadar saçma olduğunu her insan bilir. Ama bir kişi buna iman etmişse bu zulmü seve seve yapar. Yahudilerin kafalarında bir inanç putu vardır. Onlar dünyada yaşama hakkına sahip tek ırkın Yahudiler olduğuna inanır, diğer milletlere köle nazarıyla bakar, hatta onları öldürmeyi sevap sayarlar. Kafası bu derece katılaşmış, kalbi bu kadar kararmış insanlardan insaf ve merhamet beklememiz mümkün değil. Tek yol, onlara yenilmeyecek kadar güçlenmekten geçiyor.

Orta doğuda yahudiye “Dur!” diyecek bir süper gücün yahut güçlerin teşekkül etmesi herkes için hayatî bir zaruret haline gelmiştir. Bu gücün öncelikle Arap âleminde ve Arap birliğinde tahakkuk etmesi beklenir. Faize yatırılan sermayelerin yönü vakit kaybedilmeden bu ülkelerin kalkınmasına çevrilmeli, sefalet ve işsizliğe son verilmeli, komşu ülkeler arasındaki gelir uçurumu mümkün olduğu kadar kapatılmaya çalışılmalı, bunun yanında düşmana karşı da en az onlar kadar güçlü olunmalı ve tecavüzlerine böylece set çekilmelidir. Temel hedef; savaşmak değil barış içinde yaşamak ve Müslümanların da ileri ülkelerdeki hayat seviyesini yakalamaları için gayret göstermek olmalıdır.

Bu vazife yukarıda da belirttiğimiz gibi, öncelikle Arap ülkelerine düşer. Şu var ki, onlar artık isteseler de sermayelerinin tümünü batı bankalarından çekemezler. Bunun yeni bir harbin başlangıcı olacağını iyi bilirler ve bu harbe de hiç hazırlıklı olmadıklarının farkındadırlar. Ama hiç olmazsa bundan sonrası için akıllıca bir plan çizmek ve kalkınma yolunda hızlı yürümek zorundadırlar.
Biz bütün kalbimizle bunu beklemekteyiz. Arap âlemi süper güç olma yoluna girmezlerse bu konuda büyük ilerlemeler kaydetmiş olan Türkiye ile çok daha sıkı bir işbirliğine girmelidirler. Türkiye’de yatırım yapmalı, onunla ticari yönden bütünleşmeli ve iktisadi yönden büyük bir ortak güç sergilemelidirler.

Bu yol uzundur, ama tek çıkar yoldur.

Çalışmadan başarmak, ekmeden biçmek Allah’ın âdetullah denilen ilahi kanunlarına göre mümkün değildir. Bu gayretlerimiz fiilî bir dua olacaktır ve bu duanın kabulüyle, inşallah, ümidimizin çok fevkinde bir başarıyı yakalamamız mümkün olabilecektir.

Sulh mutlak manada hayırdır. İslam’ı bütün müesseseleriyle yaşamamız, ilim tahsil etmemiz, ticaret yapmamız, zengin olup zekât vermemiz, başka dinden olanlara İslam’ı tebliğ etmemiz ancak sulh ortamında gerçekleşecek hayırlı neticelerdir. Bununla birlikte harbe mecbur kaldığımız takdirde de bunu yine İslam’ın koyduğu esaslara uygun olarak yapmamız üzerimize bir vecibe olur. İslam’da harp hukuku çok önemlidir. Düşmanın çoluk çocuğuna, hayvanlarına, ekinlerine, harbe iştirak etmeyip ibadetiyle meşgul olan din adamlarına zarar vermek yasaklanmıştır. Bunlara uymayan kimse zalim olur, onların zulmünü hoş görmek de zulme iştirak etmek manasına gelir. Bu noktada kalbimizi kontrol altında tutmaya azamî derecede dikkat etmek durumundayız.

“Dünya ahiretin tarlasıdır.” Düşmanlarımız zulümleriyle bu tarladan kendileri için ebedî bir cehennem mahsulü alıyorlar ve sonunda kendilerini kabir âlemiyle başlayacak bir ceza silsilesinin içinde bulacaklar. Biz de İslam’ın harp hukukuna aykırı hareket etmekle kendimiz için günah ve azap devşirmekten hassasiyetle kaçınmak durumundayız. Hissiyatımız aklımıza galip gelerek bizi istikamet yolundan saptırmamalı, kalbimiz nefsimize galip gelmelidir. Bu da hamiyetli insanlar için çetin bir imtihandır.

Burada dinimizin bize öğrettiği çok önemli bir gerçeği de vurgulamak isteriz:

Allah’ın birçok isimlerinin tecellileri umumîdir ve bazı şartlara bağlanmıştır. Bu şartlara kim riayet ederse o tecellilerden nasiplenir.
Hakîm ismine uygun hareket ederek işlerini hikmetle icra eden kimse bunun karşılığını “başarı” olarak alır.

Şafi isminin tecellisi de yine bir takım şarlara bağlıdır. Bu dünyada her derdin devası vardır. O devayı kim bulur ve istimal ederse şifaya o mazhar olur. Burada da mümin-kâfir farkı gözetilmez.

Allah Resulü, rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu haber verirler. Ticarette başarılı olmanın değişmez kuralları vardır. Bunlara kim riayet ederse o başarıya ulaşır, bunda da yine din- mezhep farkı gözetilmez.

Son olarak konunun çok önemli bir yönüne de kısaca işaret edelim:

“Allah Ganiyy-i Mutlak ve Müstağni-yi alelıtlak”tır. Yani, hiçbir şeye hiçbir surette ihtiyacı yoktur. Müslümanların çalışıp yeryüzünde galip gelmelerinden razı olur, fakat bu başarıya Onun hiç mi hiç ihtiyacı yoktur. Mahlûkat âleminden bir misal vermek gerekirse, gözlerin görmesine güneşin değil insanların ihtiyacı vardır. Bütün insanlar gözlerini kapasalar güneş bundan zerre kadar zarar görmez ve müteessir olmaz. Hepsi gözlerini açsalar ve görme nimetine kavuşsalar güneşin ışığında bir artma olacağı düşünülemez. Her iki halde de kazanan ve kaybeden ancak insandır. İman da kalp gözünün açılmasıdır. İnsanların imana gelmeleri ve iman nurundan istifade etmeleri onlar için büyük bir kazançtır, Cenab-ı Hakkın buna ihtiyacı yok, ancak rızası vardır. Bu nokta çok iyi bilinmeli ve İslam âleminin düştüğü perişanlıktan kurtulması için gereken her türlü gayret en ince teferruatına kadar gösterilmelidir. Biz bunu yapmadığımız sürece Allah’ın rahmetini ve inayetini beklememiz kuru kumdan meyve beklememize benzer.

Canavarlara rahmet okutan İsrail zulümleri Allah Resulünün(a.s.m) Yahudilerin akıbeti hakkında verdiği haberin gerçekleşmesini hızlandırıyor. İstanbul’un fetih müjdesi gibi dünyadaki Yahudi varlığının sona ermesi müjdesi de şüphesiz tahakkuk edecektir. Şu var ki, bu işi ebabil kuşları değil Yahudilerden daha güçlü ordular gerçekleştirecektir.

Sonuç olarak, bu zulüm ateşi karşısında bize düşen görevleri iki maddede özetleyebiliriz.

1- “Allah hiçbir nefse gücünün yetmediği yükü yüklemez.” ayetinden aldığımız dersle gücümüzün neye yettiğini iyi tespit etmeli, mazlumlara yapmamız gereken her türlü yardımı eksiksiz yapmaya çalışmalıyız.

2- Bu yardımların geçici bir tedbir olduğunu bilip, gerçek tedbirin “düşman karşısında ondan daha güçlü olmaktan geçtiğinin” şuuru içinde tembelliği, meskeneti, eğlence ve sefahati, israfı, gayr-ı müslimleri kendi sermayemizle besleme gafletini terk ederek kalkınmamıza hız kazandırmalıyız. Sadece zengin olmak için değil güçlü olmak, zalimlere “dur” demek ve mazlumları kurtarmak için bütün gücümüzle çalışmalıyız.

Bu iki noktada bütün Müslümanları gayrete davet ediyor ve başarılı olmamızı Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz.

<div>eğride tok,doğruda aç görmedim...<br>                                AREL ŞAHİN<br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

zafersoy

Platinyum Üye
Platinyum Üye



Kayıt: Oct 30, 2008
Mesajlar: 2039
Nereden: TRABZON



MesajTarih: 23 Ocak 2009, Cuma 12:07:19    Mesaj Konusu: Re: ZULMÜN DOĞURDUĞU SORULAR... Alıntıyla Cevap Ver

değerli arel şahin..genelde kopyalama yazılara cevap olarak fikrimi yazmam ama bu seferlik olsun..üstelik sırf muhalefet olsun diye muhalefet yaparım tüm yazılanlara ama senin buraya taşıdığın paylaşımda muhalefetlik bir durum yok..yanliz kanaatimce bizim kaybetiğimiz birkaç nokta var..konuyla ilgilidir heralde..% 90'ı müslüman olan bir ülkede eğer aç kalmiş komşunu düşünmüyorsan..sokakta dilenen dilenciye sadece para verip geçiyorsan,,yedi düele nam salmış yayılmacı osmanlı torunluğunu dar bir alana sıkıştırıp sabitleştirmek zorunda bırakıyorsan bu yazdıklarını masal gibi okur,sonrada gökten üç elma düşecek biri bu yazıyı yazanın,biri burya kopyalıyanın,biride okuyanların başına der bitirirsin..
trabzonda meydanda filistin için yardim çadiri var..evindeki eski eşyaları toparlamiş bir çuvala koyup getirmiş bir adam gördüm..yardım çadırının hemen ilerisinde bir kadın kucağında çocuğuyla dileniyor..bu soğukta çocuğun ayağında çorapları yok.o adam hiç düşünmüyorki ben yardımımı ilk önce komşuma yapmam lazım diye..
ayrıca faizin her türlüsü haram diye biliyorum..bu nasıl bir fetvadırki yabancılardan alınan faiz caizdir deniliyor..o konuda açıklama bekliyorum..
bizim yllardan beridir misyonumuzda yanlış bence..söylenenlerin tam aksine biz barışçı değil savaşçı bir milletiz..yayılmacılık genlerimizde var..değişik obalara göç etmek eğer oralarda birileri yaşıyorsa onları türkleştirip o topraklarda egemenlik kurmak genlerimizde var..ama nedense sınırlardan dışarıya çıkanlar asimile olup yabancılaşıyor..

şimdilik bu kadar yeter heralde arel şahin..
yinede emeğine sağlık paylaşım için alkış

<div>Ayağın kırıldı diye üzülme. Allah sana belki kanat verecek. <br>Kuyu dibinde kaldın diye kırılma belki oradan bile bir kapı açılır. <br>Yusuf kuyudan sultan oldu.."</div><br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder

stratejik

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Dec 12, 2008
Mesajlar: 55




MesajTarih: 23 Ocak 2009, Cuma 12:21:59    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

ula zafersoy yine yaptın yapacağını,bana takılmadan rahat edemezmisin.
o kafana takılan sorularıda kendin araştır,alıştın rahatlığa,öyle hazır yok biraz kafa patlat,boş oturma,hadi kolay gelsin.. kahkaha

<div>eğride tok,doğruda aç görmedim...<br>                                AREL ŞAHİN<br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

RePsA

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Dec 26, 2008
Mesajlar: 745
Nereden: BİLMİYOM



MesajTarih: 23 Ocak 2009, Cuma 12:26:37    Mesaj Konusu: Re: Alıntıyla Cevap Ver

tesekürler stratejik...

<div align="center">"..Ya yakmalı senin için biriktirdiğim tüm harflerimi..   Ya da yazmalı..<br>Kalemimle beraber bitene kadar "seni".</div>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

zafersoy

Platinyum Üye
Platinyum Üye



Kayıt: Oct 30, 2008
Mesajlar: 2039
Nereden: TRABZON



MesajTarih: 23 Ocak 2009, Cuma 12:48:51    Mesaj Konusu: Re: Alıntıyla Cevap Ver

ooo konuya ben yorum yapacam..kendi sorularımı araştıracam..olmazki ama
bir gurup azınlık gibi her paylaşıma sadece ''teşekkürler eline sağlık''yazsam daha iyimi olacak..

attın kuyuya bi taş sen çıkar

<div>Ayağın kırıldı diye üzülme. Allah sana belki kanat verecek. <br>Kuyu dibinde kaldın diye kırılma belki oradan bile bir kapı açılır. <br>Yusuf kuyudan sultan oldu.."</div><br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder

ayandira

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Feb 20, 2008
Mesajlar: 130
Nereden: kocaeli



MesajTarih: 23 Ocak 2009, Cuma 12:51:41    Mesaj Konusu: Re: Alıntıyla Cevap Ver

Güzel bir yazıydı stratejik, kopyalayan ellerin dert görmesin teşekkürler

<div>inşaALLAH derse yaradılan,inşa eder yaradan.</div><br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

eliferdem

Elmas Üye
Elmas Üye



Kayıt: Sep 06, 2008
Mesajlar: 3901




MesajTarih: 23 Ocak 2009, Cuma 15:25:21    Mesaj Konusu: Re: Alıntıyla Cevap Ver

söylenecek herşeyi zafer söylemiş bize bişey kalmamış emeğine sağlık
komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.

efendimiz buyuruyorki ''komşusu aç iken tok yatan bizden değildir''(hadis-i şerif)

*************
birleşmiş milletler(BM)uygulamaya başlattığı güzel bir hareket

açlık sitesine girin( <http://www.thehungersite.com>
ve orada göreceğiniz sarı bir düğme (give free food) üzerine tıklayın

yaptığınız zamandünyanın herhangi bir yerinde aç bir insan yiyecek yardımı alıyor


parası, logolarını gördüğünüz reklamı veren sponsor tarafından ödeniyor

tüm yapacağınız siteye girmek ve yiyecek bağışla düğmesine basmak

günde sadece 1 kere bağışta bulunabiliyorsun

bu insanlara yardım etmeyi alışkanlık haline getirin
************

bir sitede görmüştüm şimdi bunların doğruluna peki nasıl inanalım

Yan!" diyorum içime!..." Sadece sen yan! " Ve"Dayan!"diyorum gönlüme!..."Herkes mutlu olsun!... Sen dayan!..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

stratejik

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Dec 12, 2008
Mesajlar: 55




MesajTarih: 23 Ocak 2009, Cuma 16:57:11    Mesaj Konusu: Re: ZULMÜN DOĞURDUĞU SORULAR... Alıntıyla Cevap Ver

ZAFERSOY DEMİŞKİ..!
[quote="zafersoy"]trabzonda meydanda filistin için yardim çadiri var..evindeki eski eşyaları toparlamiş bir çuvala koyup getirmiş bir adam gördüm..yardım çadırının hemen ilerisinde bir kadın kucağında çocuğuyla dileniyor..bu soğukta çocuğun ayağında çorapları yok.o adam hiç düşünmüyorki ben yardımımı ilk önce komşuma yapmam lazım diye..
-------------------------------------------------------------------------------------
kardeş ben dört tarafı düşmanla çevrilmiş,yemeği,ekmeği,ilacı,yarasını saracak pansuman bezi bile olmayan,düşmanı kapısına dayanmış,elektriği,suyu,birliği dirliği,ve dostu bile olmayan bir filistinden bahsediyorum...
sen ise yukarda saydığımbu şıkların hepsinin bol olduğu bir memleketin meydan denen yerindeki bir dilenciden bahsediyorsun,hemde allahın yasak etmiş olduğu dilenciliği meslek haline getirip hatta ve hatta, hasta olacağını bile bile üç kuruş için çocuğunu çıplak bırakmaktan bile cekinmeyen bu vicdan tüccarlarından bahsediyorsun,sence hangisine yardım yapmak daha makbul...!!!
acımak allaha mahsustur sen önce kendine acı sonra dilencilere,filistine zaten acıyamassın seni aşar.

<div>eğride tok,doğruda aç görmedim...<br>                                AREL ŞAHİN<br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

zafersoy

Platinyum Üye
Platinyum Üye



Kayıt: Oct 30, 2008
Mesajlar: 2039
Nereden: TRABZON



MesajTarih: 23 Ocak 2009, Cuma 20:40:52    Mesaj Konusu: Re: ZULMÜN DOĞURDUĞU SORULAR... Alıntıyla Cevap Ver

oy gidi arel şahin sende ettin beni inançsız biri haa
bak elifin yazdığı hadisi okudunmu..o kadar...bitiriyor herşeyi işte...illa birilerine yardım yapılacaksa ilk planda senin aç olan komşun,mahallen,kasaban,şehrin,ülken...ondan sona filistini somaliyi düşüneceksin..benim elimde ekmek var,yarısını ben yedim,diğer yarısını alıp kapı komşumun yanından geçerek karşı mahalledeki aç olan adama verdim..olmaz öyle şey...önce komşuna sor bir bakalım yiyebiliyormu,içebiliyormu,giyebiliyormu..ondan sona götür nereye veriyorsan ver..senin yazdığın diğer bir tabirle ''desinler'' dir.

saygılar

<div>Ayağın kırıldı diye üzülme. Allah sana belki kanat verecek. <br>Kuyu dibinde kaldın diye kırılma belki oradan bile bir kapı açılır. <br>Yusuf kuyudan sultan oldu.."</div><br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder

Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !


Mesajları Göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Sizin Kaleminizden... Köşe Yazıları... Tüm saatler GMT + 3 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com. This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse to include even this then support on our forums may be affected. The phpBB Group : 2002 // --> Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Forums ©
Copyright © 2008 Oymalitepe.Net & Site Kurulumu-Düzenleme: L@ZKaN - kuzeyinoglu - ^^KaRaYeL^^